Sevgili okuyucularım, bizim çok değerli, muhteşem bir devlet adamımız var(dı!)
Sadrazam Davutoğlu Ahmet…
Sonra bir baktık ki iş akdi, patronu Recep Tayyip tarafından tek taraflı, tazminatsız feshedilmiş.
Bütün dünyaya posta koyar, ortalığı inim inim inletir, Suriye'ye balıklama dalmaktan, birkaç haftaya kadar Şam'da cuma namazı kılmaktan falan söz ederdi.
Onun sadrazamlığı döneminde Türkiye Cumhuriyeti bütün ülke ve kurumlarla papaz oldu.
İran, Irak, İsrail, Rusya, Mısır, Suriye, ABD, AB…
İsrail'e ana avrat söverler “Yahudi tohumları, Yahudi piçleri” diye bağırıp çağırırlar, en ağır hakaretleri ederlerdi.
Rusya'nın uçağını düşürdüler, Rusya'ya da posta koydular…
“Bugün de aynı şeyi yaparsan uçağını yine düşürürüz, haberin olsun!..”
Şimdi İsrail'le barıştılar.
Rusya'ya yalvarıp özür dilemek zorunda kaldılar çünkü Rus turistler gelmiyordu, yaş meyve sebze ihracatı durmuştu.
Bunların dini imanı paradır.
Ülkemizin onuru falan hikayedir. Para kaynakları kesilince onur söz konusu bile olamaz!
Şimdi sırada İran, Irak ve Mısır var. Onlarla da barışmak üzereler.
* * *
Bu rezil dış politikayı uygulayan şahıs Ahmet Davutoğlu idi. Her kürsüye çıktığında bağırıp çağırır, tehditler savurur, şöyle yaparız böyle yapacağız diye palavra sıkardı.
Her cümlesi Allah'la başlar, Allah'la biterdi. Kürsülerde ettiği duaları dinlerdik.
Her konuda, ama özellikle dış politikada hezimete uğradı.
Ülkemizi özellikle yanlış Suriye politikaları nedeniyle milyarlarca dolar zarara soktuğu yetmezmiş gibi, yurtdışındaki saygınlığımızı da sıfırlamayı başardı.
* * *