Sevgİli okurlarım, Kemal
Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Ankara-İstanbul yürüyüşü
şimdiden amacına ulaşmış sayılabilir.
Yandaş havuz medyası bu yürüyüşü gerçi görmek istemiyor,
ekranlarında ve sayfalarında yer vermiyor ama olsun varsın…
Yürüyüşün anahtar sözcüğü “Adalet.”
Türkiye'de herkes adalet istiyor, adalet arıyor.
Bırakın bizim gibi sıradan vatandaşları bir yana, bunu
bütün hukukçular, avukatlar, hatta hakimler ve savcılar bile
istiyor…
Zira görünen köy kılavuz istemez.
Adaletin ne duruma geldiğinin onlar da farkında. Onlar da
biliyor.
* * *
Bir ülkede çeşitli siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar olabilir…
Ve hepsinin çözümü şu veya bu biçimde bulunur.
Ama adalet yok edilmişse, hukuk çiğneniyorsa, yargı
iktidarın emrine terk edilmişse, işte o zaman durum çok
vahimdir.
Bu ülkede yargı yavaş çalışabilir, eyvallah!
Bazen yanlış kararlar verebilir, ona da eyvallah!..
Ama yargı siyasete alet edilmişse, cemaatlerin ve belli
siyasal güçlerin eline geçmişse, hukuk sürekli çiğneniyorsa, işte o
zaman birilerinin tepki verip bu gidişe “Dur” demesi
gerekir.
* * *
Çok uzaklara değil, birkaç yıl öncesine dönelim…
Şu Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl
tezgahlandığını, kumpasların nasıl kurulduğunu, asker ve sivil her
kesimden yüzlerce masum insanın nasıl içeri tıkıldığını bir
düşünün.
Onları yargılayan özel mahkemelerin hakim ve
savcıları şimdi nerede?
Hemen hepsi ya tutuklu, ya da firarda!
O mahkemeler akıl almaz yöntemlerle çalışırken, bu hukuk dışı
kararları verirken AKP iktidarı ile cemaatin
arasından su sızmazdı.