Sevgili okurlarım, bugünkü yazımda sizlerle
dört ayrı konuyu birden paylaşmak istiyorum.
Önce, ilk konumuzla ilgili bir soru sorayım:
Türkiye’de gazeteciler üzerinde iktidar baskısı var
mı?
Bu soruya hayır demek isterdim ama ne yazık ki
var. Bu baskıyı özellikle yandaş olmayan her gazeteci üzerinde
hissediyor.
Görevimizi çok zor koşullar altında yaptığımızı,
Demokles’in kılıcının her an başımızın üzerinde sallandığını
bilmenizi isterim.
Daha fazlasını yazmaya elim varmıyor.
* * *
Gözaltına alınan, tutuklanan nice gazeteci arkadaşlarımız var.
Suçlarının ne olduğu bilinmiyor.
Ancak bir kez tutuklandıklarında tahliye edilmeleri aylar boyunca
mümkün olmuyor.
İşte size Cumhuriyet Gazetesi’ndeki
arkadaşlarımız.
Bazıları tam dokuz ay hapishanede kaldı, önceki
gün ilk duruşmada tahliye edildi. Bir
bölümü ise içeride çile çekmeyi sürdürecek.
Suçu olmayan insanlar nasıl olur da dokuz ay boyunca
duvarların ve kilitli kapıların ardında yaşamaya mahkûm
edilir?
Bu soru sadece gazeteciler
için değil, hapishaneleri doldurmuş olan on
binlerce kişi için geçerli.
İşte size SÖZCÜ’deki arkadaşlarımız Gökmen
Ulu ve Mediha Olgun.
Bugün itibarıyla ikisi de 65 günden bu yana
tutuklu! Suçları nedir, bilinmiyor.
Önüne gelen içeri tıkılıyor…
Savcılık iddianamelerinin hazırlanması aylar alıyor, suçu
olmayan her kesimden masum insanlar, suçlu muamelesi görerek
onlarla birlikte yatırılıyor.
İktidarın bu hukuksuzluğa mutlaka çare bulması
gerek ama kimi kime şikayet edeceksiniz!