Sevgili okurlarım, hepimizin evinde televizyon
var. Buna ısrarla AKP’ye oy veren, o partiye gönülden bağlı olan
yurttaşlarımız da elbette dahil.
Televizyonu açıyoruz…
Haberleri izleyeceğiz… İnsanız ya, dünyada ve ülkemizde neler
olduğunu merak ediyoruz… Ve karşımızda hep aynı görüntüler…
Recep Bey almış sazı eline, yine nutuk atıyor. Açık hava
mitinglerinde, kapalı salonlarda, aklınıza gelen ve gelmeyen her
yerde.
Emrinde devlet uçakları, devlet helikopterleri,
koruma konvoyları ve gittiği her yerde valilikler tarafından
ekibine tahsis edilmiş olan makam araçları.
Bu siyasi faaliyetlerini
“Cumhurbaşkanı” kimliği ile sürdürüyor.
Günün 24 saati karşımızda!
Oysa o makama
seçildiğinde Meclis kürsüsünde “Tarafsız (!)”
olacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin
etmişti.
Bir şarkı vardır “Nerde o yeminler, hani nerde verdiğin
sözler” diye, aynen öyle!
★★★
O konuşurken suratına dikkatle bakmanızı öneririm.
Ağzından çıkan lafları, sağa sola posta koymaları,
tehditleri falan bir yana bırakıyorum…
Suratındaki ifadelere bakın.
Gergin,
kasılmış bir surat.
Devletin başındaki kimse…
Bütün toplumu kucaklaması gereken kişi ama ağzından bir tek sevgi
cümlesi, bir tek hoşgörü sözcüğü çıkmaz.
Hep
sinirli, hep gergin.
Zaten kendisini ekranda
beş dakika bile izlediğinizde bu durumu kesinlikle
görüyorsunuz.
★★★
Kibir derseniz, kendisinde kibir düzeyi zaten
muhteşemdir! Dünyada her şeyi o bilir.
O derse doğrudur!..
Ve hep aynı şeyleri
söyler, hem de bıktırırcasına.
Bu
bıktırma olayı çok önemlidir.
Hiç kimse aynı
lâfların karşısında defalarca tekrar edilmesini istemez ve
hoşlanmaz…
Ve hiç kimse aynı suratı her an
karşısında görmekten de hoşlanmaz.
Evdesiniz, iş yerinde veya kahvedesiniz, hep
aynı kişi bağırıp çağırıyor, sağa sola bindiriyor ve üç aşağı beş
yukarı hep aynı sözleri söylüyor.
★★★