Sevgili okuyucularım, Mardin doğumlu bir Türk günün birinde ABD’ye yerleşiyor, bilimsel çalışmalar yapıyor ve dünyanın en değerli ödülleri arasında bulunan Nobel Kimya Ödülü’nü kazanıyor.
Ödülü hangi eserleri ya da buluşuyla kazandığını doğrusunu isterseniz bilmiyorum ve bilsem bile teknik ayrıntılara girmek beni aşar.
Yoksa internete girip döküm çıkarmak beş dakikalık bir iş.
Prof. Dr. Aziz Sancar ödülüyle birlikte Ankara’ya geldi… Dilinde hep yurt sevgisi, hep Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Ödülünü daha sonra Anıtkabir’de sergilenmek üzere Genelkurmay Başkanlığı’na
teslim etti.
Anıtkabir ziyareti ise tek kelime ile muhteşemdi. 50’yi aşkın kameraman ve foto muhabiri çekim yapıyordu.
Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulundu, çiçek bıraktı ve dua okudu.
Sözleri ilginçti:
“80 milyonluk bir memleketiz. Bizden çok daha küçük ülkelerin birçok bilim ödülü var. Bu bizdeki ise ilk bilim ödülüdür. Gördüğüm bu sevgi beni sevindirdi ama memleketim adına biraz da üzüldüm, niye ilk ödülü alan ben oldum diye.
Genelkurmay Başkanı’na Nobel madalyası ile sertifikayı teslim ettim. 19 Mayıs’ta bunları Anıtkabir’e koyacağız… Çünkü bu Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in madalyasıdır.”
Bu sözleri dinlerken ve dün gazetelerde okurken “Helal olsun sana Aziz hoca” dedim ama başka sözleri de vardı:
“Cumhuriyet bir mucizedir. Sizin nesliniz bunu pek takdir edemiyor. Cumhuriyet okullar yarattı, bize özgüven verdi. (Mardin ve başka yerlerde) Çok idealist öğretmenlerim vardı. Bana öyle bir eğitim verdiler ki, Amerika’dan daha iyi. Kars ve (Mardin’in ilçesi) Savur gibi büyüdüğüm yerlerde pek güzel eğitim verildi. Memleketime minnettarım.”