Sevgili okurlarım, şu anda Türkiye’nin bir
numaralı kişisinin kim olduğunu sorarsanız, akla gelen ilk
isimlerden biri hiç kuşkusuz Rıza Zarrab!
Ben böyle yazdım ama, marifetleriyle (!) her gün karşımızda olan bu
adamın gerçek adını bile bilmiyoruz.
Reza!.. Rıza!..
Zarrab!.. Zerrab!.. Sarraf!..
Geçmiş yıllarda biz onu sadece ve sadece bir magazin
figürü olarak bilirdik.
Şarkıcı Ebru Gündeş’in kocası…
AKP iktidarının en has, en önde gelen
destekçilerinden biri…
Aldığı yalılar, altındaki son model arabalar, görkemli yatlar,
tekneler…
Yüksek sosyetemizin her olayında, her katmanında onun adı
geçerdi.
Gizemli bir yaşamı vardı.
Milyarlarca dolarla oynayan bir uyanıktı. Bunca parayı
nasıl kazandığını hiç kimse bilemezdi.
Bazı sözleri kamuoyuna yansımış, uzun uzun tartışılmıştı:
“Memurla orospunun bahşişini peşin
vereceksin.”
* * *
Günün birinde 17-25 Aralık 2013 operasyonları
düzenlendiğinde, onun adı yine gündeme geldi, hem de bir daha
inmemek üzere…
Hükümetin bazı bakanlarına rüşvet ve büyük hediyeler
verdiği iddia ediliyordu. Dinlemeye takılan telefon konuşmaları
vardı.
Egemen Bağış’a çikolata kutuları içerisinde
yüz binlerce dolar takdim etmişti.
Zafer Çağlayan’a İsviçre’den, değeri 700
bin lira olan bir kol saatini hediye getirtmişti.
Muammer Güler onun has adamıydı. Oğluna büyük
rüşvetler vermiş, yapılan polis baskınlarında oğlunun evinde para
sayma makineleri ve çelik kasalar ele geçmişti.
Bir başka bakan, Erdoğan Bayraktar bu olaylar
ortaya çıkınca paniklemiş, NTV ekranına çıkıp “Ne yaptıysam
başbakanın talimatıyla yaptım” demişti.
Halkbank Genel Müdürü’nün evine yapılan polis
baskınında ise milyonlarca euro ele geçirilmişti.
Paraların bir bölümü banyoda, süngerlerin içinde saklıydı. Genel
müdür “Evde sakladığım bu paralarla Çorum’da imam hatip
okulu yaptıracaktım” demişti!