Sevgili okuyucularım, Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Hemen
her yerde durum aynı.
Suriye’nin içi boşaldı. İç savaş nedeniyle milyonlarca Suriyeli
ülkesinden kaçıp başka ülkelere sığındı.
Bir bölümü de çürük teknelere binip Ege denizini aşmak ve
Yunanistan’a sığınmak için yola çıkıyor, sonra denizlerde
boğuluyor.
Yüz binlerce sığınmacıyla baş edemeyen AB, soruna çözüm arıyor ama
bulamıyor. Türkiye şu anda üç milyonu aşkın Müslüman sığınmacıyı
kamplarda besliyor. Kamplara giriş yasak. Oralarda ne olduğunu,
nasıl insanlık faciaları yaşandığını bilen yok.
Kamplarda kalmayıp Türkiye geneline yayılan ve bir bölümü pis
işlere bulaşanlar da işin cabası!
Suriye sınırına yakın il ve ilçelerimizin tamamı karanlık tiplerle
dolu.
Teröristler, ajanlar, casuslar, bombacılar, hırsızlar, üçkağıtçılar
sınır boyunu istila etmiş durumda.
Türkiye başına öyle bir bela aldı ki, bunun üstesinden gelemiyor.
Bu belayı başımıza AKP hükümetleri açtı.
İşin maliyeti çok büyüdü, paralar suyunu çoktan çekti. Şimdi AB’den
para yardımı dileniyoruz!
* * *
Sığınmacıların bütün amacı uygar bir Avrupa ülkesine kapağı
atabilmek.
Tamamı Hristiyan ülkeler.
Dikkat ediniz, hiçbiri Türkiye’deki kamplarda yaşamak
istemiyor.
Peki ama bu olanların hemen yakınında para babası iki ülke var.
AKP iktidarının işbirlikçisi Suudi Arabistan ve Katar.
İkisi de tarihin gelmiş geçmiş en büyük hırsızları tarafından
yönetiliyor. Ellerinin altında hesapsız petrol paraları var.
Bu iki ülke şimdi Türkiye’ye gaz veriyor:
“Siz Suriye’ye girip Esad’ı devirin, biz arkanızda oluruz!..”
“Siz girin, paralar bizden!..”
Suriye cehennemine Türk Ordusu’nun girmesi öyle kolay bir iş değil.
Harcanacak her kuruşun, verilecek her şehidin hesabı fena sorulur,
hükümet altından kalkamaz.