Sevgili okurlarım Allah korusun,
İstanbul’da bir deprem olsa tarihimizin en büyük felaketini, en
büyük faciasını yaşayacağız.
Olur mu, ne zaman olur, bilinmiyor. Ama er veya geç, günün birinde
mutlaka olacak.
Şimdi milyonlarca insanımıza inşallah olmasın diye dua etmek
düşüyor!
Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi İstanbul’da da yapıların ve
binaların büyük çoğunluğu kaçak.
Kartal’da son olarak yıkılan apartmanda
gördük.
Son üç katı sonradan
eklenmiş.
Altında, kaçak çalışan ve kaçak işçi çalıştıran
bir tekstil atölyesi var.
Binanın yapımında deniz kumu kullanılmış.
1999 Marmara depreminde de aynı olaya tanık olmuştuk.
Yıkılan ve 35 bin kişinin ölümüne neden olan binaların çoğunda
deniz kumu kullanılmıştı. Aynen şimdi İstanbul’da olduğu
gibi!
Enkazların içinden midye kabukları ve
salyangozlarla dolu kum çıkıyordu.
★★★
Şimdi Kartal’da başka binaları da tahliye etmeye, hatta yıkmaya
başladılar.
Bu yetmez, hiçbir şey değişmez.
Yüzlerce aile evlerine bile giremeden,
meskenlerinin yıkımını izlemek zorunda bırakıldı.
Eşyaları olduğu gibi gitti, enkaz altında kaldı.
Bunlar varlıklı kesim değil orta direk, parası
pulu olmayan aileler.
Kendimizi onların yerine koyalım, ne kadar acı bir şey
olduğunu düşünelim.
★★★
Şimdi onlar yaşamlarını nerede ve nasıl sürdürecek?
Akrabaların yanına gitmeleri tavsiye ediliyor!
Bazılarına otellerde ve misafirhanelerde yer ayırtılmış!
Enkaz sonrasında canını kurtaranlar bir tek üzerlerindeki
giysilerle ortalıkta kaldı.
Şimdi yıkımına başlanan apartman sakinleri de öyle.
Bu yüzlerce aile bundan sonra ne yapacaktır? Devlet onlara
geçimlerini sağlayacak parayı verecek midir? Verecekse ne
kadar?..
Bu sorulara yanıt yok.
Onların bütün günahı, bilerek veya bilmeyerek kaçak
inşaatlardan daire almış olmaları.
★★★