Sevgili okurlarım, elimde eski ve ince bir
kitap var, onu okudum… “Paşa
Kazım’ın Serüvenleri. Kanal
Hatırası’’. (ARBA Yayınları). Paşa Kazım kendini
anlatıyor. Hayatı roman!
Ömrü gırgırla, bir şeylerle dalga geçerek, avarelik yaparak,
eğlenerek, insanları güldürerek geçmiş ve günün birinde yaşam
öyküsünü amatörce yazmış. Kitap ilk kez 1944 yılında yayımlanmış.
(Artık piyasada yok.)
Paşa Kazım, Osmanlı’nın son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk
yıllarında çok tanınmış, sonra unutulmuş eğlenceli ve matrak biri.
Askerliğini er olarak yaparken Kazım’ı yaka paça meşhur Kanal
seferine gönderiyorlar.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Süveyş Kanalını çöllerde aç
susuz yürüyerek İngilizlerden ele geçirecek (!), müttefikimiz
Almanya’ya bu yolla büyük katkı sağlayacak! Hayal dünyası, tam bir
maceracılık… Zaten sonu hezimetle bitiyor.
Kazım o zorlu sefer boyunca da gırgırı unutmuyor, nice olaylar
yaratıyor!
★★★
İşte kitaptan bazı bölümler:
“1907 senesinde
Kuleli’den (askeri liseden mezun olup)
Harbiye’ye geçmiştim.
Mektep yöneticilerince
orada değil tahsilim,
varlığımın bile
mümkün olamayacağı
anlaşılmış olacak
ki, bir aya
kalmadan Şam
Harbiye mektebine
sürgün olarak
gönderildim.
Fakat burada
çıldıracaktım. Çünkü
ne mektepten
kaçan, ne de
kavga eden
öğrenciler olmadığı
gibi, mahpushanesi (hapishanesi)
dahi yoktu. (Suç işleyen
öğrencilere) Meydan dayağı
nasıl atılır
kimse bilmiyordu. O
kadar kaçacak yerleri
olduğu halde değil
kaçan, başını
çevirip bakan
bile yoktu.”
★★★
Kazım 1908 yılında Şam Harbiyesi’nden de kovulmuş, er olarak
kıtaya gönderilmiş, Kanal seferine katılmış, sonra Hayfa’da memur!
Sahneye bir piyes konuyor ve Kazım orada paşa rolü
oynuyor. Öylesine başarılı oluyor ki, ismi Paşa
Kazım olarak kalıyor ve büyük ün yapıyor! Bu
konuda şöyle diyor:
“İşte o günden beri paşalık pul gibi üzerime yapıştı ve bir
daha çıkmadı. Bereket versin ki bu paşalıkta işten çıkarılma,
atanma, emeklilik falan yoktu. Benimki, tehlikesi olmayan bir
paşalıktı.”
★★★