Sevgili okurlarım, Türkiye’nin dört bir
yanındaki üniversite hastaneleri parasızlıktan
kıvranıyor.
Sadece parasızlıktan değil, her açıdan kıvranıyor.
Üniversite öğretim üyelerinden oluşan ve geleceğin tıp doktorlarını
yetiştiren çok değerli hocalar “Yeter artık, elimizi
kolumuzu bağladılar. Hastanın başında biz mahcup durumda kalıyoruz.
Bu iş daha fazla çekilmez” deyip istifayı basıyor.
Bazıları özel hastanelere geçiyor, bazıları muayenehane açıyor.
İşin ilginç yanı, bu duruma düşürülen hocaların pek çoğu iktidar
karşıtı…
Ayrılan hocalar anlatıyor:
“Bizi dolaylı yollarla ayrılmaya zorluyorlar… Ülkemizin bu
en seçkin sağlık kuruluşlarına, biz gittikten sonra, çeşitli
hastanelerden kendi adamlarını getiriyorlar.”
* * *
Dün aldığım tipik e-posta mesajlarından biri:
“Merhaba Emin Bey, dünkü Sözcü’de İstanbul’daki Çapa ve
Cerrahpaşa Üniversite hastanelerinin medikal firmalara biriken
borçları vardı.
Ben Ankara’da medikal firmada
çalışıyorum. Ankara’nın durumu İstanbul’dan farklı
değil.
Başkent Üniversitesi hariç bizim ve
diğer firmaların 2014 yılında kestiğimiz faturaları bile ödenmiyor.
Örneğin isteyen gidip Hacettepe’nin muhasebe kayıtlarına
baksın.
Sizden ricam Ankara’daki üniversite
hastanelerinin durumuna da baktırın ve bizim mağduriyetimizin
giderilmesini sağlayın…
Zira batmak
üzereyiz…”