Sevgili okurlarım, Türkiye'de en önde gelen yeni bir güç odağı oluştu…
Saray!
Atatürk dahil gelmiş geçmiş bütün cumhurbaşkanlarının emrine verilmiş olan köşkler vardı.
En başta Çankaya Köşkü gelir ve cumhurbaşkanlarımız orada yaşar, mütevazı bir hayat sürerdi.
Çankaya'ya bağlı olan devlet saraylarını ancak gerekli olursa kullanırlardı…
Ve hiçbirinin aklına “Ben kendime özel bir cumhurbaşkanlığı sarayı yaptırayım” demek gelmemişti.
Günün birinde bunlar iktidar oldu, cumhurbaşkanlığı rejimi oluşturuldu…Ve ilk iş olarak Ankara'da muhteşem, görkemli bir saray yaptırdılar.
Bu sarayın yapımı için devletin ve milletin trilyonları harcandı.
Türkiye her konuda artık saraydan yönetiliyor.
Meclis, Hükümet, Bakanlar Kurulu vesaire devre dışı bırakıldı.
Geçmişteki bütün cumhurbaşkanları “Tarafsız” idi.
Yapılacak harcamaları kısıtlamak için ellerinden geleni yaparlardı.
Örneğin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in oğlunun nikah
töreni Çankaya'da yapılmıştı ama Sezer bütün harcamaları
kuruşu kuruşuna hesap ettirip kendi cebinden ödemişti.
“Ben bunun parasını devlete ödetmekten utanırım” demişti.
Günümüzün cumhurbaşkanlığı sarayı ise AKP'nin ikinci genel merkezi oldu. O makama geldiğinde “Tarafsız” kalacağı konusunda anayasa uyarınca namusu ve şerefi üzerine yemin eden şahıs şimdi hem partisinin genel başkanı, hem de sözüm ona tarafsız cumhurbaşkanı!
Birkaç gün önce, 21 mart akşamı yemekli bir davet daha verdi, partisinden kopup giden eski bakanları, milletvekillerini, küskünleri ve ayrıca il ve ilçe başkanlarını görkemli saray sofrasında ağırladı…