Sevgili okuyucularım, 2009 yılı sonlarında Türkiye yeni bir
iktidar tezgahı ile çalkalanıyordu. Dikkat ediniz, o sırada
Ergenekon kumpası sahneye konulmuş, sıra Balyoz kumpasına
gelmişti.
AKP iktidarı Türk ordusunun da defterini dürmek üzere idi.
Yalanlar birbirini kovalıyor, evler basılıyor, telefonlar
dinleniyor, toplum baskıyla sindirilip korkutuluyor, ses çıkaramaz
duruma getirilmek isteniyordu.
İlgili birimlerde görevli iki subay Bülent Arınç’ı öldürecekti!
Aralık 2009’da doğrudan Genelkurmay’a bağlı kozmik odaları basıp
içeri daldılar, buldukları belgeleri götürdüler. Ne vardı o önemli
belgelerde, birkaç basit örnekle anlatayım:
Varsayalım günün birinde işgale uğradık ve işgal ordusuna karşı
direniş, gerilla savaşı örgütlenecek. Kimler yapacak bu işi?
Genelkurmay’da listeler hazır… Bizim ruhumuz duymaz ama belki her
gün alışveriş yaptığımız bakkal, köşedeki taksi durağının şoförü,
apartman görevlimiz, odacımız, belki de en yakın akrabalarımız…
İsimler belli ama devlet sırrı, yani kozmik gizli. Genelkurmay’da
güncel listeleri var.
Savcılık suikast soruşturması başlattı ama 2015’e kadar altı yıl
boyunca karar çıkmadı çünkü böyle bir olay yoktu. Amaç düzmece
suikast bahanesiyle devletin bazı çok gizli bilgi ve belgelerini
ele geçirmekti ve başardılar. Türkiye yıllarca bu olayla
çalkalandı. 2015 yılında takipsizlik kararı verildi.
Saygı şimdi bu olayları belgeledi, kitap yaptı.
“Tutanaklarla Kozmik Odanın Esrarı.” (Bilgi Yayınevi.)
Bana da bu ilginç kitabın önsözünü yazmak düştü: