(Aşağıdaki yazım IŞİD’in Suruç katliamından birkaç gün
önce, 8 Temmuz 2015 tarihli SÖZCÜ’de çıkmıştı. Hükümet ayakta
uyuyor, ateşin bacayı sardığını görmek istemiyor ve herhangi bir
önlem almaya yanaşmıyordu. Ülkemizin içine düşürüldüğü acı durum ve
çaresizliği göstermesi nedeniyle, o yazıyı bugün yeniden ve aynen
veriyorum.)
Sevgili okuyucularım, 900
kilometrelik Suriye sınırımızda, sınıra yakın il ve
ilçelerde ve hatta köylerde çok ilginç ve çok acı olaylar
yaşanıyor.
Ancak bunlar kamuoyuna yansımıyor…
O yörede oturan insanlar sessiz, gördüklerini ve yaşadıklarını
kimseye anlatmıyor.
Dolayısıyla tepki oluşmuyor. Oluşsa bile sesli bir tepki ortaya
çıkmıyor.
Uzun sınırımızın hemen aşağısı Kürtçü ve
IŞİD gibi şeriatçı-İslamcı terör
örgütleri tarafından parsellenmiş durumda.
Hepsinin de amacı Türkiye’nin
yardımları ile Suriye rejimini devirip yerine ne
olduğu bilinmeyen yeni oluşumlar kurmak.
Sınırımızda yeni bir Kürdistan’la birlikte İslamcı
yönetimler kuruluyor.
Ülkemizi yöneten aymazlar bu durumdan önce memnundu. Gerçekleri
epeyce sonra anladılar ama şimdi ateş bacayı sardı.
Başka bir deyişle iş işten geçti.
* * *
Suriye sınırımızda yaşayan bir okuyucumdan aldığım mektubu
sizlere biraz kısaltarak aktarıyorum. Acı tablonun bir bölümünü
göreceksiniz.
Okuyucum adresini ve telefon numarasını da yazmış. İsmini
vermiyorum… Dün kendisini arayıp konuştum.
Mektup çok ilginç:
“Emin Bey merhaba… Bizim köyümüz Suriye sınırına üç
kilometre mesafede. Sınırla aramızda sadece bir köy
var.
Köyümüzün karşısında kalan Suriye toprakları şimdi şeriatçı
(kelle kesen) IŞİD’in kontrolü altında.