Sevgili okuyucularım, ben kendimi her
zaman saf ve sıradan bir vatandaşolarak
gördüm. Kafam, aklım, mantığım ve gazetecilik deneyimlerim
bazı olayları hiç algılamadı, ya da yanlış algıladı!
Her seferinde kendi kendime telkinde bulundum:
“Sen elbette anlamazsın ama her şeyi bilen, her konuda
ahkâm kesen akıllı insanlar var. Ne olduğunu onlara sor da
öğren!”
Fakat çoğu zaman gördüm ki onların da bir halt bildiği yok!
Hele bazıları devletin en tepe noktalarına yerleşmiş ama bizi ucuz
laf oyunlarıyla kandırmaya kalkışıyor.
Topluma yalanlar söyleyip vaziyeti idare
ediyorlar…
Ancak benden bile cahil olup da akıllı (!) geçinen bazıları bu
yalanlara kanıyor!
Oylarıyla yalancılara destek veriyor.
* * *
Yalan söylenmesini siyaset gereği bile olsa hazmedemiyorum.
Sıradan vatandaşım ama aptal değilim.
Sanırım sizler de öylesiniz.
Ama toplumun en az yarısı ne yazık ki böyle değil.
Şu son olaylara bakalım.
Rusya ile durup dururken papaz olduk. Sevelim veya sevmeyelim…
Rusya, tarihi, kültürü, devlet yapısı ve birikimleri ile bir dünya
devidir.
Bu yüzyılın başına kadar Rusya ile yıldızımız hiç barışmadı. Biz
onları Moskof, onlar
bizi Avrupa’nın hasta adamı olarak
tanımladı ve hep düşman kaldık.
* * *
En son 1914-1917 yılları arasında (Birinci Dünya Savaşında)
savaştık. Kars, Trabzon, Erzurum, Erzincan ve Doğu Anadolu’nun pek
çok yerini ele geçirdiler. 1917 yılında Bolşevik ihtilali olup da
Rus Ordusu savaştan çekilmeseydi halimiz haraptı.
Ancak yine gerçekleri bilelim… Rus Ordusu Doğu’da işgal ettiği her
yereuygarlık-bayındırlık getirdi. Osmanlı bir
harabe idi. Rusya Erzurum’dan Kars’a demiryolu, Trabzon’a liman,
işgal bölgelerinde karayolları yaptı. Erzurum’da sinemalar, tiyatro
salonları kurdu. Sarıkamış ve Kars’ta yaptıkları taş binalar
günümüzde de kullanılıyor.
Daha da önemlisi, ihtilal sonrasında Ermeni çetelerinin
Müslümanları kesmesine dur diyen de yine
Rusya oldu.