Sevgili okuyucularım, önceki gün Başkent Hastanesi’nin kapısı önünde dört beş kişilik genç bir grup yanıma geldi:
“Emin Bey Diyarbakır’ın Sur İlçesi çatışmalar sonrasında harabeye dönmüş. Biz haritadan baktık ama Sur diye bir ilçe göremedik. Nerede orası?..”
Onlara anlatmaya çalıştım:
“Çocuklar orası Diyarbakır’ın merkez ilçesi. Ankara’da nasıl Çankaya, Altındağ, Yenimahalle, İzmir’de Karşıyaka, Konak, İstanbul’da Kadıköy, Beşiktaş falan varsa orası da öyle. Dolayısıyla haritada bulamazsınız.”
20’li yaşlardaki çocuklar şaşırmıştı. Biraz da mahcup oldular. Hepsi üniversite öğrencisiydi, biri bitirmişti.
Dünyaya biraz daha açık olması gereken üniversite öğrencileri… Belli ki haberleri televizyondan izliyorlar ama yüzeysel bir biçimde.
Ayrıntıya girmiyorlar, işin biraz derinliğine inmiyorlar, sadece yüzeysel bakıyorlar. Merak edip haritada arıyorlar ama bulamayınca işi o aşamada bırakıyorlar.
* * *
Diyarbakır’ın merkez Sur İlçesi’nin görüntülerine bir bakınız… Savaştan çıkmış, ya da savaşta bombalanmış bir yer…
Ha Suriye ha Sur!
Aralarında hiçbir fark yok.
İkisi de harabeye dönmüş.
Eşyasını toparlayan kaçıyor.
Diyarbakır’ın göbeğindeki Sur İlçesi’nde her gün çatışmalar yaşanıyor, şehit veriyoruz, siviller öldürülüyor.
Ancak Suriye ile arasında küçük bir fark var!
Suriye’de sokağa çıkma yasağı yok ama Sur’da var.
İnsanlar perişan durumda.
Adına PKK denilen örgüt okulları ve camileri yakıp yıkıyor, ilçeleri ve karayollarını ele geçiriyor, örgüt şehitlikleri kuruyor, kendi sözde asayiş birimlerini sokağa salıp denetleme yapıyor ama devlet hepsinde seyirci.
Sadece Sur’da değil, Güneydoğu’nun pek çok yerinde tablo aynı.
Sonra Ankara’dan bir ses gürlüyor!