Sevgili okurlarım, bir ülke bazen durup
dururken başına büyük bela açar, ya da bela çukuruna kendi
bilinçsizliği nedeniyle dalar.
Bizimki de böyle oldu.
Şimdi yazacaklarım bir miktar tekrar olacak ama bu gerçekleri
hepimizin bilmesi ve asla unutmaması gerekiyor. O yüzden ısrarla
yazıyorum.
Suriye ile aramızda hiçbir sorun yoktu.
Beşar Esad’ın babası Hafız Esad
dönemi kapanmış, Apo denilen bela dolaylı yollarla
Türkiye’ye teslim edilmişti.
Oğul Esad babası dönemindeki çirkin politikalara
son vermişti.
Artık başımızda bir tehdit yoktu.
Tam tersine Suriye ile olan ilişkilerimiz düzelmiş, iki ülkenin en
üst düzey yetkilileri birbirlerine eşleriyle birlikte sarılıp
öpüşmeye bile başlamıştı.
İşte Recep Tayyip Erdoğan’la Beşar
Esad’ın birlikte tatil yapmaları, sarmaş dolaş
olmaları…
Bu görüntülerin tamamı arşivlerde duruyor.
Kasım 2002 seçimlerinde AKP iktidar oldu.
Başbakanlık koltuğuna oturan Bay Abdullah Gül ilk
yurt dışı gezisini “Dostluğu pekiştirmek” için
Suriye’ye yaptı, havaalanında Suriyeli bakanlar tarafından tam
kadro karşılandı.
Esad tarafından kabul edildiğinde Türk ve Suriye
halklarının kardeşliğinden, tarihten gelen dostluğundan dem vurmayı
da unutmadı!
★★★
2011 yılına kadar her şey çok iyi gitti.
Dostluk giderek pekişiyordu. Suriye ile vizeler
kaldırıldı, serbest ticaret başladı.
911 kilometrelik sınırımız adeta serbest bölge olmuştu ve herkes
mutluydu.
Esad sağlam duruyor, Suriye yönetimi artık Türkiye’ye terör
ihraç etmiyordu.
Yıl 2011… Arap
baharı isyanları bazı Arap ülkelerinde yaygınlaşmıştı. Suriye dahil
pek çok ülkede ahali kendi yönetimlerine tavır koyuyordu.
İşte tam da bu sırada ABD yönetiminden Türkiye’ye
önemli bir bildirim geldi:
“Biz Esad’ı devirmeye karar verdik. Onu birlikte
devireceğiz!..”
★★★
Ve bizim AKP iktidarı durup dururken Esad’ı
düşman ilan etti, Suriye’ye daldı.
Ankara’da verdikleri demeçler unutulacak gibi değildir:
“Suriye zaten bizim eski vilayetimizdir, orada hakkımız
vardır. Cuma namazını bir süre sonra Şam’da kılacağız
inşallah!”
Ortadoğu dünyanın her zaman en büyük
bataklığı olmuştur. Giren bir daha çıkamaz.
İşte biz bu pislik yuvası bataklığa kendi “Özgür irademizle
(!)” daldık ve bugüne kadar çıkamadık.
Milletimize Suriye olayı yutturmaya kalkışanlar bu ağırlığın
altından bugüne kadar kalkamadı.
İşin korkunç boyutlara varan zararını ve bedelini Türk
Milleti ödedi, ödemeyi sürdürüyor.
★★★