Sevgili okurlarım, yaşamakta olduğumuz belalar
herhalde yetmedi ki, başımıza bir de Suriye belası
açıldı. Daha doğrusu, biz kendi ellerimizle açtık.
2011 yılında dünyada Arap baharı rüzgarları esiyordu.
Suriye de bu rüzgarlardan nasibini aldı.
Özellikle ABD’nin kışkırtmaları sonucunda ahali
sokaklara döküldü. Beşar Esad’ın gitmesi
isteniyordu.
Bizim AKP iktidarı derseniz bu işe dünden hazırdı. ABD’den gelen
talimat doğrultusunda kraldan çok kralcı oldular, komşuda pişer
bize de düşer diyerek Suriye’ye posta koymaya başladılar.
Olaylara hazırlıksız yakalanan Esad önce panikledi
ama sonra durumu biraz olsun toparlamaya başladı.
Ancak biraz geç kalmıştı.
★★★
Suriye artık bir sürü terör örgütünün istilası
altındaydı.
Suriye topraklarını ele geçirip kendi
bayraklarını diktiler.
Başta PKK’nın Suriye kolu olan PYD…
Sonra IŞİD isimli İslamcı terör örgütü…
Ve çok sayıda başka İslamcı terör örgütleri…
Ülkede iç savaş çıktı…
Ve savaştan kaçan milyonlarca Suriyeli, çoluk çocuk hep
birlikte Türkiye’ye sığındı.
Bizim iktidar onları bir
arada tutabilmek hülyasıyla Türkiye’nin dört bir yanında kamplar
kurdu. Milyonlarca sığınmacı artık Türk hükümeti tarafından
besleniyordu.
Sonra kamplar yetmedi, Türkiye’nin 81 iline dağılıp başımıza yeni
bir bela açtılar.
Şu anda çok sayıda kentimiz Suriyeli istilası
altında.
Bunlar için en az 30 milyar dolar
harcadığımızı bizzat Recep Bey söylüyor ve yakınıyor.
Neden?
Çünkü onun ifadesine göre Avrupa Birliği bize söz vermişti:
“Siz bu sığınmacıları alın, harcamalarınızı biz
karşılarız!”
★★★
Bizim paracıklar gitti ama AB’den para gelmedi.
Harcamaları cepten yapmış olduk!
“Esad’ı devirme” hayalleriyle yola çıkan AKP
iktidarı büyük bir hüsrana uğradı ve nasihat aldı.
Üstelik, büyük bir yanlış daha yaptılar…
Türkiye’nin kapılarını bütün az gelişmiş İslam ülkelerine
açtılar.
O yolla da, dünyanın bir sürü
ülkesinden akın akın gelen çoğu eğitimsiz, cahil, işe yaramaz ve
beş parası olmayan tipler ülkemize doluştu.
Şu anda
hepsi Türkiye’de yaşıyor…
Al sana yeni bir bela daha!
★★★