Sevgili okuyucularım, Suriye’de olanları hep birlikte izlemeyi
sürdürüyoruz. Bir ülke harabeye döndü. Yüz binlerce kişi öldü, yüz
binlercesi kaçıp Türkiye ve Ürdün başta olmak üzere çeşitli
ülkelere sığındı.
Bize sığınanların sayısı şu an itibariyle 3 milyonu aşmış
durumda.
Bunlara kalacak yer sağlayacaksınız, yiyip içireceksiniz,
ısıtacaksınız, hastalarına bakacaksınız, çocuklarına eğitim
vereceksiniz, büyük para gerektiriyor.
Nitekim büyük sadrazam Davutoğlu Ahmet açıkladı, “Bugüne kadar bu
sığınmacılar için Türkiye olarak 10 milyar dolar para harcadık”
dedi.
Sonra bizimkiler AB’nin kapısına dayandı:
“Aman Avrupalı abiler deniz bitti, bize acele para yardımı
yapın!..”
AB ile bir sürü pazarlıklar yapıldı, Türkiye’ye üç milyar Euro
verilmesi karara bağlandı.
Suriye’yi harabeye döndürdüler, şimdi vatanından kaçan insanlar
için ne yazık ki para dileniyorlar.
Madem onlara harcayarak paranız yoktu, ne halt etmeye Suriye işine
böylesine bulaştınız?
Şimdi bu soru gündeme geldiğinde gelen yanıt hep aynı:
“Biz bu işin bu kadar büyüyeceğini düşünmemiştik!”
Ne biçim bir devlet yönetimidir, nasıl sorumsuz bir devlet
anlayışıdır bu?
* * *
Almanya Başbakanı Merkel soruna çözüm bulmak için dün yeniden
Ankara’ya geldi. Konuşulan tek konu yine para!
“Ne olur şu üç milyar Euro’yu bir an önce verin. Devlet bütçesinde
paracıklar suyunu çekti, iflas aşamasına geldik.”
Şimdi Merkel’e yalvarıyorlar.
* * *
Suriye’de Esad güçlerinin Türkiye’ye komşu olan Halep’i ele
geçirmek üzere olduğu anlaşılıyor.
Resmi açıklamalar yapıldı, Suriye ordusundan ve Rus
bombardımanından kaçan 70 bin Suriyeli yeniden kapımıza
dayandı.
Türkiye’ye girmek için bastıracakları belli. Onca insanı sınır
kapısında aç ve açıkta bırakamazsınız. Elleri mahkûm, içeri
girecekler.
Peki şimdi o 70 bin kişiyi nerede barındıracağız, hangi koşullarda
besleyeceğiz, ne yapacağız?
Bundan kısa süre öncesine kadar “Suriye, Osmanlı döneminde bizim
vilayetimizdi. Yine bizim sayılır. Allah’ın izniyle Esad gidecek,
iki haftaya kadar cuma namazını Şam’da kılacağız” diye nutuk
atanlar şimdi nerede?
Bırakın Şam’da cuma namazı kılmayı, Esad yerinde duruyor… Hem de
ülkesinin Halep gibi çok önemli bir kentinde üstünlüğü ele geçirdi
ve kendisine karşı savaşan teröristlerin Türkiye sınırı ile
bağlantısı kesilmek üzere…
O herifleri bundan sonra Türkiye’den beslemek, silah, cephane ve
gıda göndermek biraz zorlaşacak!