Sevgili okuyucularım, ülkemizde akıl almaz
işler oluyor. Korkunç bir baskı
rejimi kuruluyor ve bunun altında yaşamaya
zorlanıyoruz.
Bir kararname çıkarıldı, üniversite rektörlerini seçme yetkisi
cumhurbaşkanına verildi.
Tek başına o seçecek…
Anayasa, yasalar ve hukuk sistemi sürekli çiğneniyor.
İnanılır gibi değil.
Başkanlık sisteminin getirilmesine hiç gerek yok. Tek adam
sistemi zaten fazlasıyla uygulanıyor.
* * *
Dün sabah Cumhuriyet Gazetesi'nin
başına gelenleri biliyorsunuz. Bu gazeteyi biz de aramızda çeşitli
zamanlarda eleştirirdik.
Sadece Cumhuriyet'i değil, bütün medya kuruluşlarını kendi aramızda
eleştirmeyi biz gazeteciler görev (!) biliriz.
Elbette onlar da bizi eleştirir.
Ama Cumhuriyet Gazetesi'ne karşı
sergilenmekte olan baskılar da inanılır gibi değil. Hiçbir somut
suçu olmayan yazar ve yöneticiler şimdi gözaltında…
Tutuklanırlar mı, bilinmiyor.
Çok kötü günler yaşıyoruz, daha da yaşayacağımız
anlaşılıyor.
Amaç toplumu korkutmak, sindirmek ve ses çıkaramaz duruma
getirmek…
Bu olanların
benzerini Balyoz ve Ergenekon sürecinde
de yaşamıştık. Ancak o sırada yaşanan olaylar çok
daha dar kapsamlı idi…
* * *
Bugün değinmek istediğim esas konu başka… Bugüne kadar
görülmemiş, duyulmamış bir olay…
Başbakan konuştu:
“Başkanlık gelirse Türkiye bölünür diyorlar. Asıl başkanlık
gelmezse Türkiye'nin bölünme riski var…”
Sonra devam etti:
“Başkanlık federasyon demek değildir. Başkanlık tek vatan,
tek millet, tek bayrak, tek devlet ilkesinin esas alındığı bir
sistemdir.”
Beyefendinin bu anlamsız sözlerinden yola çıkarsak!..
Demek ki Cumhuriyet'in kurulduğu günden beri içinde yaşadığımız
parlamenter sistem bu ilkelere sahip değilmiş!
Yani tek vatan, tek millet, tek bayrak ve tek devlet ilkeleri
geçerli değilmiş…
Ya da önceleri geçerli olduğu halde yıkılıp gitmiş ve biz
çok vatanlı, çok bayraklı, çok milletli (!) bir yapı içerisinde
yaşar olmuşuz da, farkında değilmişiz.
Yarabbim bu nasıl bir mantıktır, nasıl bir sorumsuzluktur…
Başbakanlık makamında oturmakta olan bir devlet adamı bu sözleri
nasıl söyleyebilir!