Sevgili okuyucularım, bu ülkede 80 milyona yakın insanız… Ve hep can sıkıcı haberlerle yaşamak zorunda kalıyoruz. Bir tek gün olmuyor ki içimizden gelerek güzel bir şeyler konuşalım. 2016 yılında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde şu yaşadıklarımıza bakın: Güneydoğu’da tankların ve topların bile kullanıldığı savaş. Her gün gelen şehit cenazeleri… Büyük kentlerimizde can yakan ve yüzlerce insanımızın ölümüne neden olan bombalama olayları… Hedeflere bakın siz, Ankara’nın göbeği Kızılay meydanı ve İstanbul’un göbeği İstiklal Caddesi… 24 saat boyunca yüzlerce sivil ve üniformalı polis tarafından korunan bölgeler. * * * Bir toplum düşünün ki televizyonu her açtığında, gazeteyi her eline aldığında karşısında aynı görüntüler, aynı haberler var: Yanmış ve parçalanmış bedenler, kopuk kol ve bacaklar, yerlerde kan… Siren sesleri, feryatlar… Ve her seferinde yetkili ağızlardan, yani ülkeyi yönetenlerden aynı bildik sözler: “Kanları yerde kalmayacak. Hainlerin kimliği tespit edildi!.. Bu alçakça ve hain saldırıyı lanetliyor ve kınıyoruz!” Oysa lanetlemek ve kınamak sorunu çözmüyor.