Türkiye’ye güvence üzerine güvence verdiler. YPG’nin, ABD silahlarını Türkiye’ye karşı kullanmasına müsaade etmeyeceklerini söylediler. Suriye’de bir terör koridoru oluşmasından yana olmadıklarını ifade ettiler. Rakka’nın da DEAŞ’tan kurtarıldıktan sonra yerel güçlere bırakılacağını garanti ettiler.
Vesaire, vesaire…
Samimi oldukları söylenebilir mi?
Geçmiş tecrübelere bakılırsa zor.
Bunlara güvenilebilir mi, sözlerini tutacaklarının bir garantisi var mı?
Yok elbette.
Zaten biz de “tamam, eyvallah” demedik. “Size sonsuz güvenimiz var” türünden bir ifade kullanmadık. Tam tersine, yanlış yaptıklarını bütün dünyanın gözü önünde yüzlerine karşı söyledik.
Dahası da var. Dolaylı olarak güvensizliğimizi ortaya koyduk. Açık, net ve tartışma götürmez bir şekilde kararlılığımızı gösterdik:
-Vururuz…
Ne yapılabilirdi başka? Amerika’ya savaş mı ilan etseydik? Cumhurbaşkanı Erdoğan, “başkomutan” sıfatıyla “Ordu ilk hedefin Suriye’deki YPG ve ABD unsurları; ileri” mi deseydi?
Yapılacak olanlar yapıldı!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarına bakılırsa, “hayır” demediler. “Olmaz, yapamazsınız” sözleriyle karşımıza dikilen olmadı. Bakan Çavuşoğlu’nun ifadesi ile ABDtarafından bu açıklamaya “olumsuz bir tepki” gelmedi.
Artık bekleyecek, görecek ve gelişmelere göre de tavır alacağız.