15 Temmuz darbe girişiminin ardından bir aydan fazla süre geçti. Her gün yeni deliller meydana çıkıyor. İtiraflar var, ilişkiler ortaya dökülüyor.
Ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner’den bir açıklama geliyor:
- Fethullah Gülen’in iadesi konusunda kararımızı henüz vermedik. Bize ulaşan belgeler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz ve analiz ediyoruz.
Analiz!!??.. Ayrıntılı inceleme demek. Türkçe ifade edersek, Amerika konuyu tahlil ediyor. Bu sözler, itiraf anlamına geliyor aslında.
Neyi tahlil ediyor ABD? Ayrıca, ortada tahlil edilecek ne var? Her şey ayan beyan açığa çıkmış durumda! Pensilvanya’da koruyup beslediği bu adam Türkiye’de darbe yapmaya kalktı. Beceremedi, ekibinde yer alan hainler de birer birer yakalandı.
Durum bu olduğuna göre…
Amerika, belli ki, “Ne yaparız, ne ederiz de biz bu işten kendimizi sıyırırız?” sorusuna cevap arıyor. “Analiz” dedikleri o olsa gerek!
Hep söylüyorum, ABD 15 Temmuz tarihinde Türkiye’de iş üstünde yakalandı. Şimdi de “Nasıl kurtarırım, nasıl sıyrılırım” diye kara kara düşünüyor!
***
Yıllar, yıllar önce biz Amerika ile bir anlaşma yaptık. Altına da karşılıklı olarak imzamızı bastık. Anlaşma, “suçluların iadesine” ilişkin. Türkiye’de suç işleyenleri onlar bize verecekler. ABD’de suç işleyip, Türkiye’ye kaçan olursa biz onlara iade edeceğiz.
Biz, “söz namustur” ilkesinden hareket edip, hiç ikiletmedik. Üzerimize düşeni yaptık. İadesi istenen suçluları Amerika’ya verdik.
Ama, onlar kıvırıyorlar. Evet, hem de kelimenin tam da amiyane tabiri ile kıvırıyorlar. ABD Dışişleri Sözcüsü, “evet” diyor:
- Biz onlarla bir iade anlaşmamız olduğunu kabul ediyoruz.
Bravo, hiç olmazsa attıkları imzaya sahip çıkıyor. Kabul edip lütufta bulunuyor. Ancak, hemen ardından rahatsızlığını da dile getiriyor:
- Türk yetkililer, herkesin önünde bu konuyu dile getiriyor.