12 Eylül 1980 darbesinin ardından bütün siyasi hareketler dağılmıştı. Başbakan Davutoğlu’nun bakanlık teklif ettiği Tuğrul Türkeş, ülkücüleri toparlamaya çalışıyordu. Ramiz Ongun “kaçaklar” arasındaydı. Bu iki isme karşı kongre kazanıp 1997’de MHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Devlet Bahçeli ise rahattı. Hakkında hiçbir işlem yapılmadı, herhangi bir bedel ödemedi.
İlginçtir, darbe döneminde 1 yıl Türkiye’de, 7,5 sene de
Almanya’da kaçak yaşayan Ramiz Ongun MHP’den ihraç edildi.
Sıkıntıdaki ülkücüler ve yayın organları için finansman sağlayıp
hareketi ayakta tutmaya çalışan Tuğrul Türkeş, Bahçeli’nin çevresi
tarafından “tükürük hokkası” haline getirildi. Devlet Bey ise Genel
Başkanlık Koltuğunda oturuyor.
Devlet Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığına seçildiği Kasım 1997
kongresinin yapıldığı gün yine Akşam Gazetesi’nde aynen şu
satırları yazmıştım:
“Türkiye’de bir iktidar değişikliği oldu, yer yerinden oynadı, MHP
ortalıkta yoktu. 8 yıllık Temel Eğitim konusunda kamuoyuna ne mesaj
verildiği anlaşılamadı. MHP yönetiminden zıt açıklamalar yapıldı.
Türk-Yunan gerginliği konusunda sessiz kaldı. AB ile ilgili
tartışmalar sürerken MHP’de suskunluk hakimdi. MHP’nin
dokunulmazlar konusunda ne düşündüğünü bilen yok. MHP, Devlet
Bahçeli’nin 4,5 aylık Genel Başkanlığı süresince kamuoyuna hiçbir
mesaj veremedi. Üstüne üstlük ülkücülere ‘çete’ denildi, MHP yine
sessiz kaldı. ANAP ve DYP’deki milliyetçilerin sesi MHP’den fazla
çıktı.”
Ardından da “Devlet Bahçeli ve ekibi başarılı olamadı”
demiştim:
“MHP’de yönetimin değişmesi gerekli.”