Sosyal ve ahlaki bir hastalık bu ve son günlerde iyiden iyiye yaygınlaştı. Bir “iftira hareketi” olan FETÖ’den bahsetmiyorum. Onu zaten biliyoruz. Bu hareketle aynı noktada birleşen benzerlerine dikkati çekmek istiyorum…
Alçaklığın ve ahlaksızlığın zirvesinde geziyorlar. On parmaklarında on kara, sağa sola sürüyorlar.
Bunlardan birkaçı geçtiğimiz günlerde televizyona çıktı. İğrenç iddialar ortaya atarak, çirkinlikte birbirleri ile yarıştı.
Neymiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım genelevde çalışmış. Manevi kızı Afet İnan da Atatürk’ün metresiymiş.
Peki bunu nereden biliyorlar?
Tabii ki bilmiyorlar. Kendileriyle aynı meşrebe sahip olanların iddiaları üzerine hüküm veriyorlar. Ardından da onunla ilgili yorumlar yapıyorlar.
Mesela Rıza Nur’u referans gösteriyorlar.
Peki, O’nun kim olduğunu biliyorlar mı? Sanmam, bilseler zaten böyle konuşmazlardı. Rıza Nur, kendi kitabında “Benim karım da beni boynuzladı” diye yazabilecek ve bu iddia üzerinden başkalarını suçlayabilecek yapıda bir kişilik.
Fethi Tevetoğlu, yıllar önce Sadık Kemal Tural’a (Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu eski Başkanı) Rıza Nur için aynen şunları söylemiştir:
“Rıza Nur, bizi ve bütün Türkçüleri yanıltmıştır. Oğlum, bu adam tam bir hasta idi. Ben hekimim, tıp tahsil ettim. Şizofreni hastası olan insanlar, uydurdukları dünyayı gerçek sanırlar. Herkesin de böyle düşünmesi için uğraşırlar. Atatürk için söylediklerinin hepsi şizofren saçmalıklarıdır.”
İşte durum bu!
Ayrıca, durum bu olmasa ne değişir? Hatta Fethi Tevetoğlu’nun yanılmış olabileceği bile söylenebilir. Rıza Nur hakkında yanlış teşhis koyduğu belirtilebilir.
Buna da itiraz etmem. Ancak, yine de ortaya atılan bu iddiaları ahlaken kabul etmem mümkün değil. Hele hele, “Allah’ın” adı kullanılarak, “din” denilerek bunlar yapılırsa, o durumda “Siz nasıl Müslümansınız?” diye daha sert tepki gösteririm.