“Bir elinizde bomba olacak, o elle bomba, diğer elinizle oy
atacaksınız. Böyle bir şey olmaz, kabul edilemez…”
Bu sözler, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a ait. Dün, kendisi
ile geniş bir sohbet imkanı bulduk. Gündeme ilişkin pek çok konuda
değerlendirmeler yaptı.
Önce, seçim güvenliği ve terör…
Kurtulmuş, bir tespitte bulundu. Suruç katliamının ardından düğmeye basıldığını, eş zamanlı olarak üç terör örgütünün uyandırıldığının altını çizdi:
-DAEŞ, PKK ve DHKP-C, Türkiye’nin her yerinde devlet ve hükümet güçleri ile halka karşı saldırılarını artırdı. Türkiye, çok ağır bir terör tehdidi altında, zor şartlarda 1 Kasım seçimlerine gidiyor.
“Ama” diyerek devam etti:
-Güvenlik güçleri, Türkiye’nin her yerinde hassas bir biçimde seçime gidiyor. Halkın iradesine karşı oluşacak olumsuz gelişmeleri ve baskıları bertaraf edecek kararlılık ve ön hazırlığa sahipler.
NumanKurtulmuş’un verdiği bilgiye göre, 1 Kasım’da 7 Haziran’dan farklı olacak…
Özel Harekat dahil bütün emniyet birimleri ve Jandarma kuvvetlerinin dışında Kara Kuvvetleri de sahaya inecek. Sandıklarla, sandıklara giden bütün yollar emniyet altına alınacak. Vatandaşın hür iradesinin sandığa yansıması için gereken bütün adımlar atılacak.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, bütün bunlar yapılırken iki
noktaya dikkat edeceklerini söyledi:
1)Asla 1946 seçimleri gibi olmayacak.
2)Hem devlet güçlerinin, hem de teröristlerin gölgesinin sandık
üzerine düşmesine müsaade edilmeyecek.
Ve noktayı koydu:
-Teröristle sivil vatandaşı, teröristle bomba ve silahı ayırmak mecburiyetindeyiz. Terör gruplarını fonksiyonsuz hale getirmek için ne gerekiyorsa yapacağız.
Türkiye, Koza-İpek Grubu’na yapılan operasyonu tartışıyor. Tabi, bu operasyonu “medyaya karşı girişilen bir sindirme harekatı” olarak göstermeye çalışanlar da var.