Mekke-Medine-Cidde
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte Suudi Arabistan’dayız.
Bugün Riyad’da önemli görüşmeler var…
Görüşmeyi önemli kılan, çevredeki gelişmeler. Bölgemiz ciddi
tehditlerle dolu. İşte iki ülke, görüşmeler sırasında bu tehditlere
karşı ortak işbirliği imkanlarını değerlendirecekler.
Çünkü…
Türkiye ve Suudi Arabistan, bölgedeki tehdit ve gelişmelere benzer
bakış açıları ile yaklaşıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da
geçtiğimiz Aralık ayında Suudi Kralı Salman bin Abdülaziz’le bir
zirve gerçekleştirmişti. DAEŞ’le mücadeleden, Yemen, Irak ve
Suriye’deki gelişmeler ile Filistin Sorununa kadar pek çok konuda
benzer bakış açıları ortaya çıkmıştı. Güvenlik, siyasi, askeri,
ekonomik ve ticari, enerji, eğitim ve kültür başta olmak üzere pek
çok konuda ilişkilerin daha da geliştirilmesi karara
bağlanmıştı.
Davutoğlu’nun gezisi, Cumhurbaşkanı’nınkinin devamı. O da Kral
Abdülaziz ile bir araya gelecek, görüşmeler yapacak. Bu gezide,
Türk-Suudi ortaklık ve işbirliğini geliştirecek yeni adımlar
atılacak.
Önümüzdeki Nisan ayında İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi,
İstanbul’da toplanıyor. Başbakan Davutoğlu’nun gezisi, bu toplantı
için bir altyapı da oluşturacak.
* * *
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Suudi Arabistan’daki cuma-cumartesi
programına gelince… Büyük ölçüde ibadet ağırlıklı oldu. Başbakan,
“Aşkın Siyahı”nın peşine takıldı. Aşkın Siyahı, öylesine
etkileyiciydi ve öyle büyüleyiciydi ki, bizler de Başbakan’dan
farksızdık. Hepimiz arkasına takıldık, hep birlikte
sürükledik.
Şimdi size Aşkın Siyahını anlatayım…
Bir yer düşünün!.. Dünyanın dört bir tarafından insanların aktığı
bir yer! İşte Aşkın Siyahı, o milyonlara ev sahipliği yapıyor.
İnsanlar orada sürekli hareket halinde. Yazın yanıyor, soğuk
havalarda üşüyorlar. Kabalalıklar arasında sıkışıyor, zaman zaman
düşecek duruma gelip, sendeliyorlar.
Ama tek bir kötü söz ve şikayet yok. Herkes mutlu ve huzurlu. Kimse
gitmek istemiyor, giden de yalvarıyor:
-Allah’ım ayağımı buradan kesme.
İşte Aşkın Siyahı, böylesine güçlü bir tutku! Yakalıyor, sarıyor,
sarmalıyor ve bırakmıyor!
* * *
İnsanlar, kefen misali beyazlara bürünmüşler orada. Üstelik, bu
kefenler “son”u değil, “sonsuzluğu” temsil ediyor. Bir boyuttan
başka bir boyuta, manevi atmosfere geçişin başlangıcı!
Orada ölümün, ölüm ötesi bir hayatın provası gerçekleşiyor. Ölmeden
ölme bilinci ve manevi dirilişten bahsediyorum… Orada öyle bir aşk
var ki… Herkes o aşk denizine koşuyor. Herkes, o koca deryada bir
zerre olmak için yarışıyor. Hıçkırıklara boğuyor bu aşk insanları.
Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor. Aşk, yalvarış ve dualar göğe
doğru yükseliyor, gökyüzüne karışıyor.
Dönüyor insanlar. Tıpkı Evren gibi. En küçük atomdan, en büyük
galaksiye kadar her şeyin tavaf ettiği gibi dönüyorlar…
Orada, yıllarca yöneldiğiniz, hasretini çektiğiniz Sevgili ile
aradaki binlerce kilometrelik mesafe kalkıyor. Vuslat
gerçekleşiyor, karşı karşıya geliyorsunuz. Artık birliktesiniz,
dönüyorsunuz etrafında, tıpkı bir pervane gibi.
İşte Aşkın Siyahı böyle bir şey!