2008 yılıydı… Ülke TV’de Mehmet Acet’in sunduğuGazeteciler Programı’nda Ergenekon Davası için“Doğrularla yanlışların karışımı” yorumunu yapmıştım.
Sen misin bunu diyen?
Çok ciddi ve sert tepkiler aldım. Programa katılan ikiFETÖ mensubu birden üzerime yüklendi. Üstü kapalı olarak “çetecilere destek vermekle” suçlandım. Tepki gösterip, beni dolaylı ifadeler kullanarak, “çeteyisavunmakla” suçlayanlardan biri de Zaman Gazetesi’ninAnkara Temsilcisi Mustafa Ünal’dı.
Ne oldu sonunda?
Mesele öylesine sulandırıldı, öyle kötü bir şekilde kullanıldı, öyle iftiralar atıldı ki… O dönemdeTürkiye’nin “en büyük temizlik hareketi” olarak değerlendirilen Ergenekon’dan cezaevinde yatan insan kalmadı.
***
Şimdi de aynı noktadayım. Hem de herkesin iyi ilişkiler kurmak için çırpındığı bir dönemde“Cemaat” denilen yapıyla açıktan mücadele eden bir insan olarak bakın ne diyorum…
Fetullah Gülen’in yaptıkları benim için hiç sürpriz olmadı. Çünkü ben bu adama yıllardır gayri milli güçlerin bu ülkedeki maşası olarak bakıyorum. O’na da, O’nun peşinden gidenlere de İslam Dini’ni kullanan şarlatanlar olarak yaklaştım. Bunları, “Cemaat” adı verildiği dönemde de bir menfaat çetesi olarak gördüm.
En itibarlı dönemlerinde dahi bunlarla ilgili görüşlerim bugünkünden farksızdı. Kul hakkı yiyen, ülkeyi soyup soğana çeviren, insanların yatak odalarına kadar girip porno görüntüler çeken bu yapı, bir ahlaksızlık merkeziydi. Daha da önemlisi, tam bir ihanet şebekesiydi.