MHP son umuttu. Bir koalisyon hükümeti içinde yer almasa da
Türkiye’yi rahatlatacak adımların atılmasına yardımcı olması
bekleniyordu. Bahçeli bunu da yapmadı, “karşıyız karşı, her şeye
karşı” tavrını devam ettirdi…
Dikkat edin… MHP demiyorum, Bahçeli’den söz ediyorum. Çünkü kamuoyu
araştırmaları ortada: Seçmenin, Devlet Bahçeli’nin MHP’nin kapısına
kilit vurması için sandık başına gitmediği çok açık.
Bahçeli, önce “en kısa zamanda seçim” dedi…
Sonra tavır değiştirip, “Erken seçim tedavülden kalkmıştır”
açıklamasını yaptı. Bunları söylerken de çeşitli gerekçeler ileri
sürdü:
- Bölücü terörün hain saldırıları sürüyor.
- İstikrarsızlık devam ediyor.
- Millet ateş altında.
- Sosyal cepheleşme ve sosyal gerilim var.
- Devlet otoritesi sarsılıyor.
Bu sıkıntıları aşma görevini de AK Parti ile CHP’ye verdi. “İlle de
AK Parti ve CHP” diye bastırdı.
CHP ile uyumlu bir koalisyon kurulabilir miydi? Bütün bu sorunlar
çözülebilir miydi? Sanmıyorum, ama zaten iki parti anlaşamadı,
olmadı.
Sıra geldi MHP’ye…
Bahçeli, kapalı kapı politikasını devam ettirdi. Bütün “acaba”ların
önünü kapattı. Başbakan Davutoğlu’na “Onda da bunda da yokum”
cevabını verdi.