Tarih tekerrür ediyor, farkında mısınız? Ukrayna'da namlular sivillere döndü, ölüm kusuyor. Artık alt yapı tesislerinin yanında binalar- hastaneler bile bombalanıyor.
Dünyanın dört yanından ipten kazıktan kurtulmuş 'savaşçılar' toplanıyor. Ukraynalıların üzerine sevk ediliyor. Batının gözleri önünde bir millet yok ediliyor!
Yüz küsur yıl önce bize de yaptılar bunu. Bir nesil yok oldu Çanakkale'de. Liseler mezun veremedi. 15 yaşındaki çocuklar sevk edildi cepheye. 'Hey on beşli, on beşli, Tokat yolları taşlı' sözleriyle türkülerimize yansıdı.
Kimse pek dillendirmiyor, ama Çanakkale'de şehitliklerdeki mezar taşları bağırıyor gerçeği. Yorgolar yatıyor orada, Vensanlar toprağa düştü. Teresalar hayatlarını kaybetti. Onlar, sahra hastanelerinde yaralılarımıza şifa bulmaya çalışan gayrimüslim vatandaşlarımızdı. İngiliz tayyareleri o hastaneleri bile yerle bir etti.
Tıpkı bugün Ukrayna'da olduğu gibi!
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne diyor
"Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela" diye tarif ediyor işgalcileri. Dünyanın dört bir yanından toplanıp getirildiler. Hep birlikte yüklendiler Mehmetçik'in üzerine.
Ne değişti bugün? Hiçbir şey! Sadece aktörler değişti. His yoksulu sırtlan kümeleri, yine geziyor dört bir yanda.
Dün bizim evlerimize düşmüştü bu ateş. Bugün Ukrayna'da alevlendi. O günlerde Bulgaristan Krallığı içinde yaşıyordu atalarım. Dedem Şerif Efendi küçüktü. Ama ağabeyi Feyzullah, İslam topraklarını koruyabilecek yaştaydı. Bulgaristan'ın Kırcaali İlçesi, İğridere Kasabası, Alfatlı Köyü'nden 50'ye yakın arkadaşı ile birlikte Çanakkale'ye geldi. Vatan savunmasına katıldı. Hepsi toprağa düştü, hiçbiri geri dönemedi.
İşgalci emperyalist kafa, o dönemde bizim üzerimize çökmüştü!
O günlerde ne yaşanıyorsa, bugün de aynısı gündemde...