Biz böyle değildik. Değerlerimiz vardı bizim. Ülkemiz söz konusu olduğunda sıkı sıkıya sarılırdık birbirimize; bırakmazdık. En ufak bir tehdit karşısında, hemen askerlik şubelerinin önüne koşardık.
Öyle gördük ve yetiştik biz…
Çanakkale’yi anlattılar bize. O büyük saldırı başladığında dedem Şerif Efendi küçükmüş. Ama ağabeyi Feyzullah Efendi cepheye koşmuş. Bulgaristan’da Kırcaali’nin İğridere İlçesi Alfatlı Köyü sakinleri toplanmışlar. “Anadolu da Bulgaristan gibi elden çıkmamalı” demişler. Kınalar yakıp, azıklar hazırlamışlar. Yavrularını “Ölürsen şehit, karılsan gazi olursun” diye cepheye, Çanakkale’ye göndermişler.
Yola çıkan 50 gençten sadece 4’ü geri dönebilmiş. Dedemin kardeşi Feyzullah Efendi de kanlarıyla Çanakkale topraklarını sulayan şehitler arasına katılmış.
20 Temmuz 1974’te İstanbul sokaklarındaydık biz…
“Ya taksim, ya ölüm” diye bağırıyorduk. Yaşım küçüktü, ama ben de istisnasız herkes gibi cepheye, Kıbrıs’a gitm