Ne diyorlardı Sur, Cizre ve Nusaybin gibi illerde operasyonlar başladığında? Kazdıkları çukurların arkasından meydan okuyorlardı:
-Bu bataklığa saplanıp kalacaksınız.
Ne oldu sonra? Sur’da 359, Nusaybin’de 1.213 olmak üzere kalkışma planladıkları yerlerde binlerce el yapımı patlayıcı imha edildi. Ayrıca binlerce hendek kapatıldı. PKK terör örgütüne mensup binlerce eşkıya da o hendeklere gömüldü.
Baktılar ki, kendilerini o çukurların önüne diken yerli-yabancı baronlardan fayda yok. Cesetlerini bile ortada bırakıp, çil yavrusu gibi dağıldılar. Arkalarına dahi bakmadan kaçıp, sırra kadem bastılar.
Şimdi de tarih tekerrür ediyor…
Bu defa DEAŞ denilen terör örgütü, Suriye’de aynı taktiği uyguluyor. Köstebek yuvasına çevirdiği, el yapımı bombalar, mayınlar, hendekler ve dikenli tellerle tahkim ettiği yerlerde Silahlı Kuvvetlerimize kafa tutuyor.
İçerideki hepimizin tanıdığı malum koro da onlara moral verip, bizim maneviyatımızı bozmaya çalışıyor:
-Ne işimiz var bizim El Bab bataklığında?
Alışığız biz buna, şerbetliyiz. Üstelik bu defa tecrübeliyiz. El Bab’da da Cizre ve Sur’daki sonuçlar ortaya çıktığında görürler ne işimizin olduğunu!