Halk oylaması öncesi “Üniter devlet elden gidiyor” diye bas bas bağırıyorlardı. Sandıkta “Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü için hayır oyu verilmesi gerektiğini” iddia edip duruyorlardı…
Oylama bitti, sandıktan “evet” çıktı, Sincar’ı ve Karaçok Dağı’nı vurduk biz. Amerika’sı, Rusya’sı ve Avrupa’sı ile bütün dünyaya açık ve net bir mesaj verdik:
-Kararlıyız, ülkemize yönelen elleri kırarız.
Peki, “hayır”lar galebe çalsaydı bunu yapabilir miydik? İmkânsız, mümkün değil. Bugün dört bir yandan yağmur gibi gelen saldırılarla uğraşıyor olurduk!
Şimdi, CHP’deki sözde “ulusalcılar” ile MHP’den dışlanan Meral Akşener, Ümit Özdağ ya da Sinan Oğan gibi sözde milliyetçiler utanırlar mı acaba?
Hiç sanmam…
Utanacak olsalar, halk oylaması öncesinde PYD, YPG, PKK ve FETÖ gibi terörist unsurlarla aynı kulvara girmezlerdi. Seçmeni yanıltarak, bu teröristlerin ekmeğine yağ sürecek açıklamalar yapmazlardı.
***
Sincar ve Karaçok deyip geçmeyin…
Uçaklarımızın oralara yönelik olarak gerçekleştirdiği harekât öylesine önemli ki, “tarihi bir dönüm” noktası bile diyebiliriz! Biz, oralarda sadece PKK ve PYD unsurlarını vurmadık. Onların hamisi ve müttefiki Amerikalıları da hedef aldık.
Yıllar boyunca yaptığımız gibi “Siz ne diyorsunuz?” diye sormadık. “İzniniz var mı?” diye icazet almadık. “Vuracağız” dedik ve bütün rahatsızlıklarına rağmen vurduk!
Ne dedi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu:
-Meşru hakkımızdı, kullandık.
Bitti. Mesele budur işte!
Amerikalılara, Ruslara ve Kuzey Irak’taki Bölgesel Yönetime sadece haber verdik. Bir anlamda hepsine birden “Oralarda dolaşmayın, kaçın canınızı kurtarın” dedik. Ne kadar terörist hedef varsa dağıtıp, yerle yeksan ettik.
Coni’lere ise, saldırının ardından Karaçok Dağı’nda YPG Sözcüsü Redur Halil’in yanına koşup, taziyede bulunmak ve hasar tespiti yapmak kaldı. Unutmadan ekleyeyim, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner de bir açıklama yaparak, “Derin kaygı duyuyoruz” dedi.
Kaygı duyacak tabii. Çünkü, ABD’nin birlikte iş tuttuğu adamları vurduk. Yıllarca atacağı her adımı onlara soran Türkiye gitti, yerine kendi başına bağımsız hareket eden yeni bir Türkiye geldi.
Amerikalılar kaygı duymasın da kim duysun?
***
Bu harekatın zamanlaması o kadar ödemli ki?..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mayıs ortasında ABD Başkanı Trump ile bir araya gelecek. Irak ve Suriye’deki terör yuvalarına yönelik operasyon, tam da bu görüşmenin arifesinde gerçekleşti.
Türkiye, bütün dünyayla birlikte, ABD Başkanı Trump’a da açıktan bir mesaj verdi. “Bizim kırmızı çizgilerimiz var” dedi:
-Bilesin ki geri adım atmayız, bu konularda taviz vermeyiz. Milli menfaatlerimiz ne gerektiriyorsa onu yaparız.
Bir başka ifadeyle Trump’a durduğumuz yer ve kararlılığımızı bir defa daha hatırlatarak, süre verdik. “Türkiye ile birlikte hareket etmek istiyorsan planlarını yeniden gözden geçir, gerekirse revize et” dedik.
Bu büyük bir dönüşümdür biliyor musunuz?..
Biz, yıllarca “Irak’ın toprak bütünlüğünden yanayız” dedik. Ancak, ABD planlarına karşı duramadık. Çekiç Güç’e asker vererek, burnumuzun dibinde bir Bölgesel Yönetim oluşmasına bizzat destek verdik.
Bakın aynı hatayı yapmıyoruz artık. “Yok öyle müttefiklik” diyoruz. Bağımsız hareket edip, kendi politikalarımızı kendimiz oluşturuyoruz. Karşımızda Amerika gibi bir “süper güç” olsa da!