Yeni değil, Osmanlı’yı ve Cumhuriyetin ilk yıllarını istisna edersek, en az 30 yıllık bir soru bu. İyi niyetlisi, kötü niyetlisi ve canı yanan sürekli olarak aynı soruyu soruyor:
-Daha kaç şehit vereceğiz?
Doğal olarak cevabını da kimse veremiyor. Çünkü, “maalesef bundan sonra da vermeye devam edeceğiz” diyebilmek o kadar zor ki. Ne yazık ki, bu topraklarda kimliğini, kişiliğini koruyarak, başı dik yaşamanın bir bedeli var! Şehitlerimizle o bedeli ödüyoruz biz.
“Tamam bitti bu iş, artık şehit vermeyeceğiz” demek de mümkün elbette. Ama onun bedeli çok daha ağır. Kimlik ve kişiliğinizi bir kenara koyup eğileceksiniz. Teslim olacaksınız.
Bu bir tercih meselesi…
İki ihtimal var: Birincisi, şeref ve haysiyetinizi koruyarak dik durmak, bunun bedelini ödemek. İkincisi de bütün kutsallarınızdan sıyrılıp, şeref ve haysiyetinizi ayaklar altına almak ve onun bedelini ödemek.