Çarşıda ya da pazarda karşılaştığımız herhangi bir vatandaş değil, bizzat bu ülkenin İçişleri Bakanı açıkladı. Süleyman Soylu, “Terör örgütüyle organik bağları var” dedi. Suç dosyalarının kabarık olduğunu, haklarında devam eden ceza davaları bulunduğunu söyledi.
Yedikleri naneler de tek tek açıklandı:
“Terör örgütü propagandası yapmak, kasten yaralamak, mala zarar vermek, vesaire, vesaire…”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı ve onlar üzerinden “insanlık dersi” vermeye çalıştığı açlık grevcileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’dan bahsediyorum. Biri akademisyen, diğeri öğretmen.
Kemal Bey, onlar için twitter hesabında aynen şu ifadeleri kullanmıştı:
“Açlık grevindeki iki eğitimcinin tutuklanmaları değil, göreve iade edilmeleri gerekiyor. Unutulmayacak bir insanlık suçuna sebep olmayın.”
Ardından eklemişti:
“Adaleti yok ettiğinizi biliyorduk, ama Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’yı tutuklayacak kadar vicdansız olmak, sizin için bile zor olmalı.”
Şimdi Kemal Bey’e sormak lazım:
Devletin terörist yetiştirmek gibi bir görevi mi var? Ne yapacaklar bunlar, göreve iade edildiklerinde? Bizim çocuklarımıza DHKP-C fikriyatını aşılayıp, bomba imal etmeyi mi öğretecekler?