Hepsi tek bir torna tezgâhından çıkmış gibi. Kendilerine hangi sıfatı yakıştırdıkları önemli değil. Siyasi yelpazenin sağında ya da solunda görünmelerinin hiçbir anlamı yok. Fotokopilerini çeksen, aynı görüntüleri alırsın.
Kemal Kılıçdaroğlu ne diyorsa, Meral Akşener de onu söylüyor. Selahattin Demirtaş’ın söylemleri ile Sinan Oğan’ın savundukları örtüşüyor. Avrupa’daki Türkiyekarşıtları önümüze hangi argümanları koyuyorsa, bunlar da aynısını yapıyor.
Amaçları milleti bilgilendirmek değil…
Tek hedefleri, sandığa gidecek kitlelerin kafasını karıştırmak; diledikleri doğrultuna yönlendirmek.
Türkiye’nin önüne takoz koyma hedefi doğrultusunda her yol mubah!
Ülkenin önünü kesmeye çalışıyorlar. Sırtını PYD ve YPG’ye dayadıklarını söyleyenler, bu ülkede darbe yapmaya yeltenenler, kendilerine “milliyetçi” adını verenlerle el ele, kol kola aynı amaca yönelmiş durumdalar.
***
Yok, hayır, bu yapılanların adı “propaganda faaliyeti” değil. Bir başka ittifak bu! Adına “hayırcıların şer ittifakı” denilebilir.
Dikkat edin, hazırladıkları reklam filmleri bile buram buram suç kokuyor. Tamamı yanıltıcı ifadeler ve iddialarla dolu.
Yapılacak anayasa değişikliği “Cumhurbaşkanının temel haklarla ilgili kararname çıkaramayacağını” öngörüyor. Belli kontrol ve denetim mekanizmaları getiriyor. Bunların bütün söylemleri ve reklamları aynı noktada buluşuyor:
“Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetecek.”
Hemen ardından bir başka tekerleme geliyor:
“Tek adam rejimine hayır deyin.”
Doğru değil bu söyledikleri. Külliyen yalan.
Yalanlar o kadar çok ki, televizyonlara verdikleri reklamlarda, bütün basın yayın organlarının Cumhurbaşkanı’na bağlanacağı bile iddia edilebiliyor.
Ayaküstü 40 yalan söyleme becerileri var bunların!