Hafta sonu Kayseri'deydik. Talas Belediyesi'nin Anadolu Yayıncılar Derneği ile birlikte düzenlediği Medya ve Demokrasi konulu panelde konuştuk...
Gazeteci arkadaşlarım Zafer Şahin, Melik Yiğitel, Mehmet Acet ve Hacı Yakışıklı da panelin konuşmacıları arasındaydı. Kayseri'ye tek bir grup halinde gitmedik. Sadece Melik Yiğitel ile ben birlikteydim. Herkes karayolu ile ayrı ayrı Kayseri'ye geçti.
Akaryakıt istasyonlarında durduk, dinlenme tesislerinde mola verdik. Vatandaşlarla görüşüp sohbet ettik. Şahıslarımıza yönelik tek bir tepki ile karşılaşmadık. Tam tersine, her birimize ayrı ayrı iltifatlar ettiler. Televizyonlarda zevkle izlediklerini, görüşlerimizi paylaştıklarını, söylediğimiz sözlerin altına imza atabileceklerini söylediler. "Buyurun sizi ağırlayalım" türünden onlarca davetle karşılaştık.
Şehri gezdik, köylere gittik, Kayserililer bağırlarına bastılar.
Önceki haftalarda da Sinop ve Manisa'daydık. Oralarda da aynı tablo ile karşılaştık. Hiçbir olumsuzluk yaşamadık.
Dönüşte sosyal medyaya baktım: Aman Allah'ım biz neymişiz! Saldırılar, hakaretler, "yandaş" ve "yalaka" türünden ifadeler havada uçuşuyor. İğrenç küfürleri, iftira mahiyetindeki karamaları ve ahlak yoksunu değerlendirmeleri saymıyorum bile.
Allah'tan bu sosyal medya dedikleri Türkiye'nin gerçeği değil. O yüzden, zaman zaman Anadolu'ya gidip, vatandaşla iç içe olmak lazım. Pislikten sıyrılıp, memleketin temiz insanları ile bir araya gelmek çok faydalı oluyor.
Geçtiğimiz pazar, Melik Yiğitel'le birlikte alış-veriş için Kayseri merkezinde biraz dolaştık, dükkânları ziyaret ettik...
Bizi görenler "hoş geldiniz" diyerek kapılarının önüne çıktılar. Sağ olsunlar, paylaşamadılar.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de gitmiş bizden önce. Dükkânlarının içine sokmamışlar. Son derece medeni bir şekilde tepkilerini ortaya koymuşlar. Sebeplerini de tek tek sıralamışlar. Uzun uzun anlattılar...
Oysa o Özgür Özel, iktidara gelmeleri halinde bizi "yargılayacağını" söylemişti! En doğal gazetecilik faaliyetlerimize bile tahammül edemediğini ortaya koymuştu.
Gördük ki, vatandaş vicdanında o yargılamayı yapmış. Herkes hakkında gereken hükmü vermiş!
Tekrar vurguluyorum:
Oluşturulmak istenen algılarla olgular arasında dağlar kadar fark var. Anadolu'ya gidip, vatandaşın arasına karışan çok kısa sürede görüyor bunu.
Maalesef, bir karalama ve illüzyon siyaseti yürütülüyor Türkiye'de. Gerçekler ters-yüz ediliyor, her şey alabildiğine kirletilmeye çalışılıyor.
Bunu yapanlar, gerçekte kendilerini kirlettiklerinin farkında bile değiller. Son yapılan ciddi ve inanılar kamuoyu araştırmaları da bunu gösteriyor zaten.