Bugün ne terör, ne siyaset yazacağım. Dokunulmazlıklar ve yeni anayasa gibi konulara da girmek istemiyorum. Kapalı kapılar ardında yaşanan, çok yaygın ve içler acıtıcı bir yarayı deşeceğim bugün:
Adına “çocuk istismarı” deniliyor şimdilerde. Gün geçmiyor ki, değişik şekillerde karşımıza çıkmasın!
Yer: Mersin.
İsmi lazım değil, iğrençliğin sahibi Özbek bir anne. Biyolojik olarak “anne” ama aslında bir anne müsveddesi. Yine adı lazım değil, 3 yaşındaki çocuğuna uyguladığı muamele son derece iğrenç ve iç acıtıcı!
Şimdi sakın “Özbek” dediğim için farklı anlamlar çıkarılmasın. Bu iğrençliği yapan her etnik yapıdan insan var. Bu defa karşımıza O çıktı. Yarın kim bilir kiminle ve daha ne tür iğrençliklerle karşılaşacağız!
Kendi doğurduğu o 3 yaşındaki masum yavruya yaptıkları anlatılır gibi değil. Adını “haram çocuk” koymuş. “Seni deli edeceğim” diyor. Hızını alamayıp, “Seni öldürmem lazım” diye bağırıyor.
Sonra ağır küfürler ediyor…
Yetmiyor, vuruyor, itiyor, düşürüyor, sıkıştırıyor. Çocuk çığlıklar içinde bağırıyor; acı içinde kıvranıyor. “İşkenceci” olsa insafa gelir, ama o anne müsveddesi dur durak bilmiyor. Yavrusuna yapmadığını koymuyor.
Olay adalete intikal etmiş. Çocuk elinden alınmış, babaya verilmiş. Kadın hakkında dava açılmış. Muhtemelen yaptıklarının hesabını da verecek.
Ama çevremizde bu türden o kadar çok olay var ki!..