Partilerin grup toplantıları için dün TBMM’deydim. İlginçtir,
sözleşmiş gibi kiminle karşılaştıysam aynı soruyu sordu:
-MHP’de ne olur? Bu gidiş nasıl sonuçlanır?
Müneccim değilim, bilemem ki! Çünkü, bir kural yok ortada. Partinin
tüzüğü bile herkes tarafından farklı yorumlanıyor. MHP’liler, o
mahkeme benim, bu mahkeme senin geziyor. Taraflar, “Senin hakimin
varsa, benim de hakimim var” havasında!
Kaos bu… Kaos ortamında da her türlü sonuç ortaya çıkabilir.
***
Ama bazı bildiklerim de var elbette…
MHP bu güne kadar kötü yönetildi. Partinin yetkili kurulları
çalıştırılmadı. Tek karar verici Bahçeli ne dediyse o
oldu.
1999 Seçiminin ardından 57. Hükümet kurulmadan önce, Bahçeli’ye
yapılan Başbakanlık teklifi reddedildi. Tanıklarından biri benim,
diğerleri de Hüseyin Kocabıyık ve Mümtazer Türköne.
“MHP’ye Cumhurbaşkanlığı yakışır” diyen ve aday olmak isteyen Sadi
Somuncuoğlu, TBMM’de saldırıya uğradı. Bunu da bizzat MHP’li
milletvekilleri yaptı. Oysa MHP, Sadi Somuncuoğlu’nu destekleseydi,
Çankaya Köşkü çantada keklikti. Rahşan Ecevit, MHP’nin tabanı için
“Gençleri silahlandırdılar, sayısız can aldılar, şimdi de çetelerle
kol kolalar” mealinde sözler söyledi. Bu açıklamayı eşi Bülent
Ecevit de destekledi. Bahçeli, buna rağmen RP ve DYP’yi elinin
tersiyle itti. Bizzat bana “Erbakan ve Çiller biraz dinlensinler”
açıklamasını yaptı. Ardından gidip Ecevit’in DSP’si ile koalisyon
kurdu. Partinin İçel Milletvekili Ali Güngör, sırf TBMM’de Ecevit’i
eleştirdiği için partiden ihraç edildi. Oysa, o Ali Güngör, 1980’li
yıllarda Devlet Bahçeli’yi koruyup kollamak için Alparslan
Türkeş’le bile ters düşmeyi göze alan bir isimdi.
Sadece Ali Güngör mü?..