“Aşk” ya da “sevgi” dedikleri anlatılması çok zor, izahı da mümkün olmayan bir duygudur. Mantık, sağduyu ve tutarlılık aranmaz sevgide. Muhakeme kabiliyetin yok olur, düşünemezsin. Tutulursun ve peşinden sürüklenir gidersin…
Elbette sevginin de bir sonu vardır. Gün gelir biter. Geriye dönüp baktığında yaptıklarını kendin bile anlayamazsın. Sadece kaybettiklerine yanarsın. Gitmiştir hepsi, ne yapsan geriye getiremezsin.
Akşener’in İP’sinin HDP sevdası da işte böyle bir şey!..
Önce “ülkücüyüm” diye yola çıkarsın. “Başbuğ Türkeş” sloganları arasında “vatan, millet” nutukları atarsın. “Ülke bölünüyor” diye feryatlar edip, önüne geleni suçlarsın. Sonra sana bir şeyler olur ve başın dönmeye başlar; evrilirsin çevrilirsin kendini bölücülerin kucağında bulursun.
Sevdadır adı, ilacı yok ki tedavi edesin. Bazen içine düştüğün kin ve nefretten doğar. Kaçamazsın, kurtulamazsın. Tıpkı Akşener’in İP’si gibi!
***