Bugünün meselesi değil bu kanlı saldırılar. 1980 öncesi “Apocular” olarak faaliyet gösterdikleri dönemi yok sayarsak, 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınları ile çıktı bunlar ortaya…
O günden bu yana da hep aynı filmi
izliyoruz:
PKK denilen bu kanlı örgütün derdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile. Yıllardır devleti temsil eden iktidarda kim varsa ona saldırıyor. Yıpratmak için elinden geleni yapıyor. İktidarlar üzerinden devleti vurmaya, sıkıntıya sokmaya, itibarsız kılmaya çalışıyor.
İktidarlar ise hep iki ateş arasında kalıyor. Bir yandan PKK saldırıyor, diğer taraftan çeşitli gerekçelerle muhalefet yükleniyor.
O günden bu yana istisnasını
görmedim ben!...
Bugün de aynı. Mesela MHP örneğinden yola çıkalım. MHP’nin söylemlerine bakarsak, PKK denilen yapının en fazla onunla uğraşması ve çekişmesi gerekmez mi?
Ama öyle değil işte…
Ne Kandil’den Karayılan gibi isimlerden, ne de HDP’den Selahattin Demirtaş’tan, MHP’ye yönelik sert bir tavır gördünüz mü? Cılız birtakım eleştirilerin dışında ben rastlamadım.
Peki ne yapıyorlar?...
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na, Erdoğan’a saldırıyorlar. AK Parti’ye yönelik sert ve tahrik edici açıklamalar yapıyorlar. AK Parti binalarını bombalıyor; MHP’li değil, AK Parti yöneticilerini kurşunluyorlar.