Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanıydı, Cumhurbaşkanıydı, Milli Güvenlik Konseyi Başkanıydı, Genelkurmay Başkanıydı, vesaire, vesaire…
Yani, bir dönemin en kudretli ismiydi!
Gerçi hakkındaki mahkeme kararı kesinleşmedi ama rütbeleri sökülerek er statüsüne düşürülmüş olarak dün toprağa verildi.
Nereden nereye!..
Ben de profesyonel gazeteciliğe Evren döneminde başlamıştım. Ankara’daki temaslarını ve yurt gezilerini az takip etmedim.
Düşündüm, “acaba hakkında ne yazabilirim” diye!
İnanın, zihnimde olumlu tek bir tablo canlanmadı.
* * *
“Kenan Evren” denilince aklıma ilk gelenler şunlar…
Sözde demokrasiye geçiş için adımlar atılmıştı ama 12 Eylül 1980 darbesinin izleri sürüyordu. O sıralar Akajans’ta çalışıyordum ve askerlik görevini yapmak için harekete geçtim.
Kısa dönem erlik yeni başlamıştı ve ben de bir an önce geri dönebilmek için 8 aylık kısa dönem er uygulamasını seçtim. İyi ki de öyle yapmışım.
Acemi eğitimimi Amasya Eryatağı’nda bitirmiş ve “onbaşı” olma hakkını kazanmıştım ki, hepimizi tadat alanında topladılar.
Bazı isimler okunuyor ve okunan isimler alanın ortasına çağrılıyordu. O 8-10 kişinin içinde ben de vardım. Sonradan öğrendim ki biz “sakıncalı”ymışız! Sakıncam neydi biliyor musunuz? Kanunlar çerçevesinde kurulan yasal bir derneğin yöneticisi olmaktı.