Neresinden başlayayım, bilmem ki! Yıllardır bir kısır döngünün içindeyiz. Her Kurban Bayramı aynı muhabbetler, görüntüler ve gariplikler yaşanıyor ülkemizde…
Önce, sözde “hayvan hakları savunucusu” birtakım zıpçıktılar beliriyor ortalıkta. “Hayvana eziyet” muhabbeti dolaşıyor sağda solda. Bazıları da “Kurban kesecek misin bu sene de?” sorusunun ardından “evet” cevabını alınca yüzünü buruşturuyor:
-Yazık ama be…
Sakın yanlış anlaşılmasın. Bunlar vejeteryan filan değiller. Sofralarından eksik olmayan eti lüpletmekten rahatsız olmazlar. Ama iş kurbana geldiğinde, acıma duyguları kabarıp tavan yapar. “Yazık” demeye başlarlar hemen. İçlerinde “yazık’ kelimesinin arkasına bir de “günah” sözcüğünü ekleyenler var ki, onların durumu ise, kelimenin tam anlamıyla evlere şenlik!
Oysa, bu muhabbetin tam tersi olmalı bence…
Hali vakti yerinde olup da kurban kesmeyene “Ayıp değil mi?” diye yüklenilmeli mesela. “Biraz parana kıy da fakir-fukara