Bu, yıllardır kanayan, toplumun geniş kesimlerini rahatsız eden bir yara! Altı minare, üstü şişhane, garip, anlaşılmaz bir durum! Şehitlerimizle ilgili düzenlenen törenlerden bahsediyorum… Önce, İslam inancına göre “şehit” olduğunu söylüyoruz. Peygamberlikten sonra en yüce makam sahibi olduğuna inanıyoruz. Musalla taşında cenaze namazını kılıp, dualarla uğurluyoruz. Sonra da kabre doğru yönlendirilirken Hıristiyan adetleri uyarınca bando ile kilise çanları çalmaya başlıyoruz. Halk da doğal olarak tepki gösteriyor. Biliyorsunuz, 1993’te, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı tekbirlerle uğurlamak isteyen kitleler, cenaze marşı çalan askeri bandoyu taş yağmuruna tuttu. Benzer tablolar, Anadolu’daki şehit cenazelerinde defalarca yaşandı. En son olarak da şehidin silah arkadaşları havaalanındaki tören sırasında devreye girdiler; şehidin tabutunu omuzlayıp, bandoyu susturdular. Silah arkadaşlarını tekbirler eşliğinde uçağa bindirdiler. Görmek ve müdahale etmek lazım artık… 1) Bu uygulama “şehitlik” kavramına aykırı. 2) Halk tarafından tepkiyle karşılanıyor. 3) Absürt bir görüntünün ortaya çıkmasına yol açıyor.