Anayasa Mahkemesi, CHP’nin yaptığı başvuruyu haklı buldu. Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi iptal etti.
Mahkeme kararıdır elbette uyulacak. Ne diyoruz hep, şeriatın
kestiği parmak acımaz. Ama Şeriat da parmak keserken özenli
olmalı!
CHP’nin iptal başvurusu 18 Nisan 2014’te yapıldı. Aradan 15 ay
geçti, Anayasa Mahkemesi düzenlemenin tamamlanmasına 1,5 ay kala
böyle bir karar verdi. Düğümü çözmek de kurulacak koalisyon
hükümetine kaldı.
Oysa CHP’nin yaptığı başvuruda “yürürlüğün durdurulması” talebi de
vardı. Mahkeme bu talebi inceledi, esasın içinde değerlendirilmesi
kararına vardı. Bir başka ifadeyle reddetmiş oldu.
Şimdi de 12’ye karşı 5 oyla düzenlemeyi iptal etti. Madem bu kadar
yüksek bir oranla kanunu iptal edecekti, neden yürürlüğün
durdurulmasına karar vermedi? Niçin büyük mağduriyetlerin ve
karmaşanın ortaya çıkmasını engellemedi?
Oysa Anayasa Mahkemesi “yürürlüğün durdurulması” talebini kabul
etseydi, bugün karşılaştığımız mağduriyetler ve karmaşanın hiçbiri
ortaya çıkmayacaktı.
* * *
Konu, sizi, beni, neredeyse hepimizi ilgilendiriyordu…
Bütün öğrencileri ve ailelerini kapsıyordu. Pek çok öğretmen ilgi
alanı içindeydi. Milli Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı
konuyla yakından ilişkiliydi. Kırtasiyeciden, mobilyacıya kadar çok
değişik kesimler de doğrudan ya da dolaylı olarak dershanelerle
ilgili kararı bekliyordu.
Anayasa Mahkemesi ise başvurudan 15 ay sonra böyle bir karar
verdi.
O sürede, 400 civarında dershane kapandı. 2.200’ü, etüt merkezi ya
da okula dönüşmek için başvurdu. 800’ünün dönüşümü gerçekleşti.
Kapanan dershanelerde çalışan pek çok öğretmen işsiz
kaldı.
Şimdi kimin ne yapacağı belli değil!