MHP Genel Başkanı yeni bir çıkış yaptı. Bu defa da Türkiye’nin
belli bölgelerinde “sıkıyönetim ilanı” istedi.
Ne demek bu?
En basit ifadesiyle yetkilerin tamamen kolluk kuvvetleri ve askerin
eline geçmesi demek!
Çünkü…
Sıkıyönetim şartları Anayasa’da tek tek sıralanıyor. Vahim şiddet
hareketlerinin yaygınlaşması, savaş hali, ayaklanma, vatan ve
cumhuriyete karşı eylemlerin artması ile ülkenin ve milletin
bölünmez bütünlüğünün tehlikeye düşmesi hallerinde ilan
ediliyor.
Bahçeli’ye göre durum o kadar vahim!
Bunu söyleyen bir Bahçeli, bir de PKK, KCK, Kandil gibi yapılarla,
Selahattin Demirtaş, Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Salih Müslim
gibi isimler var. Elbette amaçları farklı ama birleştikleri nokta
aynı. Biri, “tehlike büyük” derken, diğeri “güçlüyüz, tehlikeliyiz”
havası vermeye çalışıyor.
Peki terörün amacı ne? Korkutmak, sindirmek, belirli bir hedef
doğrultusunda algı ortaya çıkarmak!
Biri vuruyor, yakıyor, yıkıyor…
Diğeri, “Eyvah, sıkıyönetime ihtiyaç var” diye devreye
gidiyor.
Algı pekişiyor!
-
Peki sıkıyönetim çare mi?
Geçmişte yaşadık ve gördük, tecrübeyle sabit ki yaraya merhem
olmadı. Aksine daha da derinleştirdi ve daha fazla
kanattı.
Eğer teröre karşı mücadele iradeniz yoksa sıkıyönetim, sadece
sıkıntıyı ve problemleri büyütüyor; içinden çıkılamaz bir hale
getiriyor. Tıpkı 12 Eylül 1980 darbesinden önce olduğu
gibi!
1980 öncesi neredeyse Türkiye’nin tamamında sıkıyönetim vardı. Ne
oldu? Terör olayları önlenebildi mi?
Önlenemediği gibi, Türkiye’yi darbeye kadar sürükledi.