Yıllarca paraladık kendimizi. Önümüze bir hedef koyduk: “Temiz toplum” diye bağırıp durduk. Bu amaçla sokaklara dökülüp yürüyüşler yaptık…
Çabuk unuttuk hepsini!
Bakıyorum da bir süredir belli çevreler, “olmuşsa olmuş”, “yapılmışsa yapılmış”, “neden zamanında itiraz edilmemiş”, “niçin önceden gerekli önlem alınmamış” söylemleriyle toplumsal kirlenmeye destek veriyorlar. Kirin, pasın, çamurun üzerini örtmeye çalışıyorlar.
İstanbul seçimlerinden ve ardından YSK’ya yapılan itirazdan bahsediyorum…
Tam 8 ana başlıkta yolsuzluk ve usulsüzlük iddiası var. Üstelik, sandıkların sadece yüzde 10’ununun kontrol edilmesiyle 15 bin oyun yer değiştirmesi söz konusu. Basit, küçümsenecek, “ne var bunda” denilip, burun kıvırılacak bir durum mu bu?
Sandıklarda gerçekleştirilen sistemli ve organize bir milli irade gaspı iddiasından bahsediyoruz! Demokrasimizin elimizden alınması söz konusu! Kabul edilebilir, sineye çekilebilir mi?