Maalesef, şehit haberleri peş peşe geliyor, Türkiye’nin yüreği yanıyor. Dün de Siirt’in Şirvan ve Pervari ilçeleri arasında yola döşenen mayın patlatıldı. 8 askerimiz daha şehit edildi.
Dün Başbakan Davutoğlu ile birlikteydik. Terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen son 30 yılın “en büyük meydan okumasından” bahsetti.
Doğru, büyük bir meydan okuma var. Sadece PKK değil, DAEŞ ve DHKP-C dahil, dört bir yandan saldırıyorlar.
Üstelik bu defa çıtayı da yüksek tutuyorlar. Bu saldırılarla birlikte “özerklik” iddiaları da peş peşe geliyor.
Ama dikkat edin, çok ilginç bir nokta daha var:
Özerklik ilanı bildirisi okuyanın yanında sadece birkaç kişi oluyor. O da elindeki kâğıttan son bölümleri okumadan bitiriyor. Gerilim içinde ve kendine güveni yok. Bildiriyi okuduktan sonra da sırra kadem basıyor.
Ardından yakalanıp gözaltına alınıyor. Hakkında gerekli işlemler yapılıyor. Adalete teslim ediliyor.
Demek ki…
İddiaların büyüklüğü bir yana, o özerklik ilan edilen yerlerde halen devlet otoritesi var. Sadece belli gruplar ortalığı karıştırmaya çalışıyor. Sokaklara hendekler kazılıp, pusular kuruluyor. Halk ise sokaklara dökülmüyor. İstiyorlar, uğraşıyorlar ama bunu başaramıyorlar.
Elbette çatışmalar çıkıyor, elbette direnenler oluyor. Ancak, sonuçta tablo değişmiyor. Açılan hendekler kapatılıyor. Güvenlik kuvvetleri gerekli tedbirleri aldıktan sonra hayat normale dönüyor.