O yapıyı gayet iyi bildiğimi sanıyorum. Dündar Taşer’in ne dediği, ülkücülere nasıl bir yol gösterdiği meçhulüm değil. Alparslan Türkeş’ten defalarca dinledim. Muhsin Yazıcıoğlu ile de çok uzun sohbetlerim oldu…
“Ülkücü” dediğin milletini düşünmek zorundadır önce. Millidir,
gayri milli yapılarla mücadele eder…
“Ülkücülük” particilik değildir, Türkiye ve Dünya’ya bir bakışın
adıdır. Durum bu olunca körü körüne particilik yapamaz ve yapması
da doğru olmaz. Çünkü, partiler zaman zaman duruma ve şartlara
uygun politik adımlar atabilirler. Ama bir dünya görüşüne sahip
olan insanlar politik davranmazlar.
Slogan bellidir:
“Ne Moskova, ne Çin, her şey Türkiye için.”
Dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da aynı olması
beklenir!
Devam edelim…
Ülkücülükte biat kültürü de yoktur. Körü körüne birinin ya da
yapının peşine takılıp gidilmez. Üstelik ben demiyorum bunu,
Alparslan Türkeş söylüyor. Türkeş’in o ünlü sözünü kim inkâr
edebilir: