On parmaklarında on kara, sağa sola sürüp duruyorlar. Fikir yok, tutarlılık yok, derinlik yok. Sadece giderek çirkinleşen bir üslup var. Çirkeflikle sınır tanımayan bir saldırıyla karşı karşıyayız…
Ürkütüp korkutacaklarını, sindirip susturacaklarını
sanıyorlar!
“Başkanlık Sistemi” diyorsun, henüz ne olduğunu anlatmana fırsat
vermeden lafı ağzına tıkıyorlar. Koro halinde saldırıya
geçiyorlar:
-Yalaka, besleme…
Tutmaz ki!
Çünkü ben lise yıllarından beri aynı noktadayım. Hep, Türkiye’nin
önünü açacak olan Başkanlık Sistemi’ni savunuyorum. Çizgimde bir
sapma da kayma da yok. Dün de milli ve yerliden yanaydım. Bugün
de.
“Yalaka” mı arıyorsunuz? O zaman dün “Başkanlık” deyip, bugün
yalpalayanlara bakacaksınız. İsterseniz işinizi kolaylaştırayım,
bir de ipucu vereyim. 1979 Yılı’nda MHP’nin başında Alparslan
Türkeş vardı. Yine aynı yıl yayımlanan “Temel Görüşler” isimli
kitabının 135. sayfasında aynen şu ifadeler yer alıyordu:
“Tarih ve töremize uygun olarak Başkanlık Sistemi’ni
savunuyoruz.”
Bugün MHP’nin başında Devlet Bahçeli var. Başkanlık Sistemi için
“zinhar olmaz” tavrı içinde. Durum bu olunca dün Türkeş döneminde
“Başkanlık” diyenler, bugün Bahçeli’nin yanından ters yöne atışlar
yapıyorlar.
İşte “yaranma” ya da “yalakalık” denilen tam da budur
bence!
Başka çevrelerden de benzer örnekler vermek mümkün…
* * *
Bu ülkede uzun süreden beri bir kara propagandadır devam edip
gidiyor…
Daha düne kadar Parlamenter Sistemi yerden yere vuranlar bile,
bugün savunuculuğuna soyunmuş durumda. Çünkü hiçbirinde omurga yok.
Kıvrak bel hareketlerinin her türünden örnekler
veriyorlar.
Kimi, “Başkanlık diktatörlüktür” diyor…
Kimisi, “Bu sistem ülkeyi böler” türünden abuk sabuk tezler ileri
sürüyor…
Kimi de sırf Erdoğan’a duyduğu alerji sebebiyle Başkanlık
Sistemi’ne karşı olduğunu açıktan ilan ediyor…
Bir de sürekli olarak ortaya attıkları bir tez var ki, evlere
şenlik. “Erdoğan’ın dışında Başkanlık isteyen yok”
diyorlar:
-Ahmet Davutoğlu bile karşı.
Başbakan Davutoğlu, gözlerinin içine baka baka “Benim tavrım
Başkanlıktan yana” dese de bunlar halen aynı noktada.
Durup, durup tekrarladıkları sözler hep aynı:
-Memleketin o kadar derdi varken, nereden çıktı bu
başkanlık?
İşte mesele de burada zaten. Memleketin onca derdi var ama mevcut
sistemle çözülemiyor. Ülkenin önünü açmak için “Başkanlık” deniyor.
Bunlar ise, tartışmak yerine tıkaç görevi yapıyor.