Bilirsiniz, hos ama bos sözler vardır. "Çocuklar gelecegimizdir,
onlara sahip çıkalım" gibi... Bunlar kuskusuz güzel temenniler.
Ancak hayatta karsılıgı yok. Bir Dünya Kadınlar Günü daha bu tipte
lafları dinleyerek geçti: "Kadın gücünü fark etmeli." "Kadınlar
birbirlerini desteklemeli." "Kadınlar haklarını bilmeli." Sonra bu
lafları edenler isine gücüne döndü. Hayat oldugu gibi devam etti.
Çogu kisi kadın sorununda kabahati erkeklere yüklüyor. Halbuki o
erkekleri yetistiren de kadınlar. Anne diye yücelttigimiz
kadınlar.
Babanın etkisi vardır ama talidir.
Insan ilk egitimini annesinden alır. Bes yıl süren bu egitimi
insaata benzetebiliriz.
Temeli atan, sütunları çıkıp kirisleri kuran annedir. Bunlar bir
kere insa edildikten sonra, kökten bir degisiklik yapamazsınız.
Olay buysa ne yapmalı? Geçen yıl bu günlerde (2 Mart) kaybettigimiz
Prof. Çigdem Kagıtçıbası bu gerçegi bilenlerin basında
geliyordu.
"Psikoloji dersi vermekle degisim olmaz" diyerek kolları sıvamıs ve
kısa adı AÇEV olan Anne-Çocuk Egitim Vakfı'nı kurmustu.
Vakfın egitmenleri, henüz dogum yapmamıs veya yeni anne olmus
kadınlarla bir araya geliyordu. Yani hedef, hayattaki en önemli
egitici olan kadınları egitmekti. Birçok kadına ulastılar. Ancak
onların çabası igneyle kuyu kazmaktı. Daha milyonlarca kadın var
egitecek. "Erkek döver de sever de" diyen, "Kadın asla erkekten
daha fazla kazanmamalı" diyen, "Kadın kısmı okumasa da olur" diyen
kadınlar.
Demem o ki... Otellerin, kurumların sık toplantı salonlarında bir
araya gelerek hos laflar etmemiz, o kadınların çaga uygun
zihniyette çocuklar yetistirmelerini saglamaz.
Biz birbirimizi alkıslarken, onlar bildiklerini okurlar. Kendi
annelerinden ögrendikleri köhnemis degerleri, çocuklarına aktarmaya
devam ederler.